İkinci Konya ve İkinci Ankara
Har.2: Halife el-Mu’tasım’ın 838 Ammûriye’nin Fethinde yürüdüğü yollar. Tarsus, Karra, Serûc, Tuzla, Ankara, Rabaz-ı Konya, Ammûriye.
Makalenin amacı herkesçe bilinen Konya ve Ankara’nın dışında ikinci bir Konya ile ikinci bir Ankara’nın daha bulundukları ve Kıral Yolu’nun, bu ikinci Konya ve bu ikinci Ankara’dan geçtiği hakkındadır. Bu ikinci Ankara da Bukular temasında bulunmaktadır. Bu konuda delillerimiz İslâm tarihçi ve coğrafyacıları ile Remsi’nin [Ramsay] Anadolu’nun Tarihî Coğrafyası adlı eseridir. İkinci Konya, Rabaz-ı Konya ve Konya Kapı denilen Yalvaç-Manarga köyü, ikinci Ankara ise Engüri de denilen Suğla Gölü kıyısındaki Seydişehir- Karaviran veya Kuran [Kuru-eñ] idi.
Açar Kelimeler: Konya, Rabaz-ı Konya, Ankara, Ankyra, Engürü, Anatolia, Natulus, Bukular, Buccellariote
Tarihçi, ikinci bir Konya ve ikinci bir Ankara olabileceğini hesaba katmamış; tarih okuma ve yorumlarını bugün mevcut olan şehirlere göre yaparak büyük bir hataya düşmüştür. Ol bakımdan Göller Bölgesi ve Batı Anadolu tarihi külliyen yanlıştır denilebilir. Bu yanılgıda Eğirdir ve Beyşehir göllerindeki coğrafî değişimin de büyük payı vardır.
2014 yılında neşrettiğimiz Ammûriye’nin Fethi Risâlesi ile Ankara konusunu tartışmış ve Suğla Gölü yanında bir Ankara daha bulunduğu ispat etmiştik. Şimdi bunu, el-İdrîsî, Bizans vs. gibi diğer kaynaklar ile pekiştirmek ve bazı kaynaklarda Konya ve Rabaz-ı Konya olarak zikredilen ikinci bir Konya’nın varlığını tartışmak istiyoruz.
“el-Mu’tasım, Afşin’i buradan [Mersin] Serûc’a [Bozkır] gönderdi; Derbü’l-Hades [Mut yolu] üzerinden gitmesini emretti. Ona şu günde Serûc’a varmalısın diye bir gün belirledi. Aşina ile kendisinin [Afşin] arasında oraya [Serûc] gireceği gün itibariyle bir günlük bir mesafe kalmasını tenbih etti. Bu bir günlük mesafe, buluşacakları yere tekabül etmekte olup burası Ankara idi” (Topraklı, 2014: 13) kaydı Müslümanlar’ın yol bilgilerinin iyi olduğuna iyi bir misaldir.
1. Amorion’un Uluborlu oluşu. 2. İbn Hordazbih ve el-İdrîsî’nin verdikleri Ammûriye-Tarsus yolu ve el-İdrîsî’nin verdiği Konya-Antakya yolu. 3. Peutinger tablosu; Antonin yolu; Kudüs yolu ve Kudüs yolunda zikredilen Mukaddes nehir Hyeron. 4. İmruülkays’ın zikrettiği Ankara. 5. Halife el-Mu’tasım’ın Ammûriye seferi. 6. Ankara adının geçtiği diğer bazı metinler. 7.Kapadokya güneyinde bir Ankara.
Bu maddelere göre Yalvaç-Manarga köyüne yerleşen bir Konya ile Suğla Gölü yanına yerleşen bir Ankara vardır [bk.Har.2]. Şimdi bu maddeleri sırayla açalım:
Har.2: Halife el-Mu’tasım’ın 838 Ammûriye’nin Fethinde yürüdüğü yollar. Tarsus, Karra, Serûc, Tuzla, Ankara, Rabaz-ı Konya, Ammûriye.
Ammûriye Uluborlu olunca; Tarsus, Pozantı, Karaman, Beyşehir ve Kemer Boğazı’ndan geçen Anayol [Kıral Yolu], Ammûriye’den geçmiş oluyordu. Ammûriye seferine çıkan İslâm orduları mecburen bu yolu takip ediyorlar ve hatta Kemer Boğazı’ndan sonra da Bozdurmuşbeli, Afyon [veya Bolvadin] ve Eskişehir üzeri İstanbul’a yürüyorlardı. Onun için bu yolları İbn Hordazbih ve el-İdrîsî kaydetmişlerdi. Olaylar da bu yollar üzerinde vuku buluyordu:
Muaviye 646 yılında Ammûriye’ye kadar gelmiş; Halid bin Velid’in oğlu Abdurrahman ise, 666’da şehri haraç ödemeye mecbur etmiştir. Şehir, 669 yılı İstanbul kuşatması dönüşünde ilk defa fethedilmiş, ama ardından istirdad edilmiştir. 708’de Mesleme, Amorion önünde bir Bizans ordusunu mağlup etti. Ammûriye, 716 yılında Mesleme’nin İstanbul seferi sırasında Mesleme’nin zabitlerinden birisi ve 779 yılında da Hasan bin Kahtaba tarafından kuşatıldı. Şehir, 797 Harun Reşid zamanında tekrar kuşatıldı, ancak 838’de Halife el-Mu’tasım tarafından fethedildi [EI].
713 yılında Mesleme Amasya’yı, Abbâs b. Velid b. Abdilmelik ise Yalvaç’ı [Antakya el-Muhterika] zaptettiler (İbnü’l-Esîr, 1986: 4/ 523; el-Belâzurî, 2002: 243). Ammûriye, 931 yılı baharında Tarsus emiri Semel ve 1068’de de Alpaslan’ın komutanlarından Afşin Bey tarafından yağmalandı (İbnü’l-Esîr, 1986: 8/ 193; Turan, 1998: 20).
En-Natulus [Anatolia] eyaleti: Mânâsı, el-Maşrık [güneşin doğduğu yer] demek. Bu eyalet, Rûm/Anadolu’nun en büyük eyaletidir. Burada Ammûriye şehri var. Ammûriye’nin [surlarının] 44 burcu vardır. Kalelerine gelince el-Alemeyn [Kötürnek], Mercü’ş-Şahm {Akça-[kale]: Şarkîkaraağaç çayırı}, [Ayn-ı] Burgos [Eflâtun Pınarı], el-Miskinin [Beyşehir] ve 30 kale ve el-Bisin/Belisiye [Senirkent-Bisse/Belisiye: Başköy] ve’l-Mesbatlevin. Hursiyon bölgesi, Malatya yolu üzerindedir. Ankara ve Semalu şehirleri Bukular bölgesindedir. Ermenyak bölgesi, Bukular bölgesinin aşağı kısmındadır (İbn Hordazbih, 2008: 92).
Görüldüğü gibi Anadolu eyaletinden sonra Hursiyon, ondan sonra Bukular, ondan sonra da Ermenyak bölgesi verilmiş ve Bukular’ın aşağı kısmında denilmiştir. Hâlbuki genel kabul ve Har.3’e göre Ermenyak ili, Başkent-Ankara’nın bulunduğu Bukular ilinin şarkında ve uzağındadır. Bize göre Bukular, Anadolu eyaletinin şark sınırında [Seydişehir- Huğlu-Bozkır çevresi] olup, bunun güneyinde ve aşağı kısmında bir Ermenyak [İbradı-Ermenek] ili daha vardır. Bu konuda 2,5 Asır sonra el-İdrîsî şöyle der:
5. İklimin 5. Bölgesinde “doğu” anlamına gelen Natulus ülkesinde Ammûriye şehri, Alemeyn kalesi, Mercü’ş-Şahm, Burgus kalesi ve’l-Miskinin var. Baklar [Bukular] ilinde Ankara şehri, Selamu [Semalu], Tuhat ve Harlasa var. Ermeniye ili var. Konya, Lazkiye, Zerkuyu, Felumi [Akşehir], Bollutin [Bolvadin] ve bir dizi kale var. Kapaduk bölgesi, Tarsus ve birçok kale var. Ubsik bölgesinde İznik şehri, el-Yahudi [Şuhut], Garabuli [Eskişehir-İnönü civarı], el-Ağraz [Şuhut-Arızlı?] ve Libadiye [Eskişehir] gibi birçok şehir/kale var (el-İdrîsî, 2002: II, 808).
Bu kayıtlardan Bukular’ın [Buccellariote] Suğla Gölü, Bozkır, Huğlu, Derebucak çevresi olduğu ve zikredilen Ankara’nın, Arap müverrihlerin dediği gibi bu bölgede bulunduğu anlaşılıyor. Biz [B] harfinin [F] sesi verdiğine bakarak, Bukular [Bukkellar] kelimesini Fukular [Fukkelar] olması gerektiğini düşündük. Burası hâlâ av tüfekleriyle ünlü Huğlu kasabasıdır.
Huğlu adı [387 Nu. Karaman ve Rum Defteri I]’de Fuğlu olarak yazılmıştır. Özetle Fukular adı, Huğlu olmuştur. Mükremin Hoca, “Bukkellaryen, bugünkü Ankara ve Bolu vilâyetlerini içine alır; merkezi Ankara şehridir” demekle ya yanılmıştır, ya da ikinci bir Bukkellaryen vardır (Yinanç, 2013: 14).
İbn Hordazbih ve el-İdrîsî, Ammûriye [Uluborlu]-Tarsus yolunun, Uluborlu-Akise [Seydişehir] arasını, nerede ise aynı duraklar ve aynı rakamlarla verirler. Ammûriye- Ābrū Mesmâne [Medinetü’l-İndosyâne] 24 mil, el-Alemeyn [Hısnu’l-Meclis] 20 mil, Rabaz-ı Konya 15 mil, Nehrü’l-Ahsa 18 mil, el-Miskinin 30 [İdrîsî Hısnu’l-Şemeşki 28] mil, Medinetü’l-Leben 31 [İdrîsî 26] mildir.
İdrîsî, Şemeşki’den Konya’ya bir yol var demekle bazen Konya olarak da yazılan Rabaz-ı Konya ile şimdiki Konya’nın farklı ve Hısnu’l-Şemeşki’nin Beyşehir olduğuna işaret eder. Miskinin, muhtemelen Mistia adının değişmiş hâlidir (Özsait, 1985: 126). Meşki ve Şemeşki kara demek olup, oradaki dağ için şimdi Karadağ deniliyor. Farklı mesafeler için İbn Hordazbih daha doğru. Görüldüğü gibi iki kaynak da Ankara adını zikretmiyor. Hâlbuki Peutinger, Antonin ve Kudüs cetvelleri Ankara adını zikrederler. Bunun sebebini iyi bilmiyorum, ama bölgeyi ziyaretimde Anayol’un, göl kıyısından değil, dağlık yerden geçtiğini gördüm. Gölün 13-14 km kuzeyindeki Dikilitaş köyü, bu köyde bir Miltaşı varlığına; yolun oradan geçtiğine işarettir. Kanaatimce Hıristiyan Hacılar nazarında Ankara’nın bir önemi vardır. Onlar Ankara’ya uğramakta ve adını kaydetmektedirler.
Konya’dan Antakiyye’ye Giden Yol. İdrîsî, aynı sayfada alt alta iki paragrafta şöyle der:
2.1. Bu yoldan gitmek isteyen kişi, Konya’dan Ankara’ya gider. Bu şehre Engüri de denir. Konya’dan burası beş merhaledir. Bu şehir, gezinti yerleri bol, çok güzel bir şehirdir; yolu oldukça geniştir; buradan Larende şehrine dört gün; Larende’den Santi şehrine beş günlük yoldur. Santi’den Minkari şehrine altı gündür. Buradan Handeke şehrine beş gündür. Buradan Hısn-ı Mansur’a üç ve buradan Antakiyye’ye yedi gündür (el-İdrîsî, 2002. II, 813).
2.2. Konya’dan şarka giden yolu takip eden kişi, Konya’dan Ankara’ya beş gündür. Bu güzel bir şehirdir. Fitne zamanı insanlar, neredeyse burayı boşaltmışlardı. Ankara’dan Amasya bir gündür (el-İdrîsî, 2002: II, 813).
Her iki paragrafta zikredilen Konya, bugünkü Konya değil, Rabaz-ı Konya, Ankara ise, Suğla Gölü yanındaki Ankara, Larende Karaman, Hısn-ı Mansur Adıyaman, Antakiyye ise Hatay-Antakya’dır. Bugünkü Ankara Konya’nın şarkında değil, kuzeyindedir. Burada, el-idrîsî’nin Konya dediği yer, Rabaz-ı Konya’dır. Çünkü Rabaz-ı Konya, Konya olarak da yazılır (İbn........
© Dikgazete.com
visit website