Aya Theodori’nin köyü Sykeon neresidir?
Har.1: Pîrî Reis [1470?-1553] Haritası: Eğirdir Gölü ve Göle kuzeyden dökülen ırmak [Siberis, Sangarios, Menderes vs.].
Makalenin amacı, Anayol ve Siberis Nehri üzerinde bulunan Aziz Theodori’nin doğum yeri Sykeon ve çevresi ile ilgili yer adlarını yorumlayarak bölge hakkındaki iddiamızı pekiştirmektir. Aziz Theodori’nin köyü hem bir ırmak kıyısı, hem de ırmağı geçen Anayol üzerinde bulunduğuna göre orada köprü var demektir. Zira Ramsay, “Justinian, nehrin üzerine bir köprü kurmuştu” diyerek sırrımızı ifşa etmiştir.
İddiamızın delili Peutinger, Antonin ve Kudüs yol cetvelleri ile İbn Hordazbih ve el-İdrîsî gibi İslâm coğrafyacılarının verdikleri yollardır. Eğirdir Gölü’ndeki coğrafi değişimi bilmeyen ve söz konusu yolları araziye yerleştiremeyen tarihçi ve coğrafyacıları taklit etmek, tarihi alt üst etmektir. Sykeon köyü, Ābrū Mesmâne veya Kutsal Irmak Geçidi, yâni Gelendost Kemer Boğazı’ndadır.
Açar Kelimeler: Aya Theodori, Sykeon, Siberis, Anastasiopolis, Ankara, Galatia, Anayol, Pontogefura.
Tarihçi, Anayol [Kıral Yolu] ve Bizans Askerî yollarını araziye yerleştirememesine rağmen yayın üzerine yayın yapmakta bir beis görmüyor. 11 yıldır malûm Ankara haricinde, Suğla Gölü kıyısında bir Ankara’nın daha varlığını ispat etmeme rağmen, bizi iyi bilen dost bir ilim adamının mevcut Ankara’da ısrarı ayrı bir üzüntü sebebidir. Değerli tarihçi kaynakçadaki makalesinde özetle -Aziz’in hayat hikâyesindeki topografik verilere göre Sykeon’u araziye yerleştirmeye çalışılmıştır. Buna göre Sykeon, Tahirler köyü yakınındaki Kiliseler mevkii, Çayırhan, Karaköy ve Kayabükü köyü yerleşimleri teklif edilmiştir. Sykeon’un araziye yerleştirilmesiyle ilgili bk. Barchard, 2003; Umar, 1993; Bozkurt, 2004; Mattei, 2013 ve Mitchell, 2015. Sykeon’un tam yerleştirilmemesine rağmen, Ankara’nın batısında anayol üzerindeki Juliopolis ile Lagania arasında konumlandığı bilinmektedir. Ve Galatia Eyaleti Metropolisi Ankara’nın batısında, İstanbul yolu üzerinde, başkenti doğuya bağlayan ana yol üzerinde bulunduğu görülmektedir- der (Akyol, 2023: 1029-1030, açık.2). Makalede Ramsay için Türkçe telâffuz Remsi yazılacaktır.
Hâlbuki bu görüş, -Juliopolis'in Nallıhan'ın biraz garbında, nehrin [Scopos, Scopius] üstünde olduğunda şüphe yoktur. Juliopolis'in on iki mil doğusunda, yol Siberis nehrini aşıyordu. Bu nehrin adı Pliny'de Hierus, Jerusalem-itinererinde Hyeronpotamum'dur. Sykea yahut Sykeon köyü nehrin geçidinde idi ve Justinian nehrin üzerine bir köprü kurmuştu. Sykeota'lı Theodorus, altıncı asırda, burada, hayatını bu yolun yolcularından kazanan ahlaksız bir kadından dünyaya gelmişti. Anastasiopolis, Sykea'nın on iki mil doğusunda idi; binaenaleyh itinererlerde aynı yeri işgal eden Lagania'nın Bizans devrindeki ismi olmalıdır. Peutinger tablosu yanlışlıkla, Juliopolis ile Lagania'nın arasına iki merhale ilave etmiştir. Lagania-Anastasiopolis'i Siberis nehriyle Beypazarı arasında aramak lâzım gelir. Eccobriga, Allobroges yahut Allobriges vs. gibi bir “Gal” ismi taşıyan küçük Petobroge köyünü de bu havalinin şimdi başlıca kasabası olan Beypazarı'nda tesbit etmek icab eder- diye tam 133 yıl evveline aittir (Remsi, 1960: 265-66).
Yeni belge ve bulgulara rağmen maalesef değişen hiçbir şey yok! Bir yanda Galileo, öbür yanda Engizisyon. Zira “İmparatorluğun gün geçtikçe zayıfladığı ve yabancı istilâsının kendini hissettirdiği bir zamanda Sykeonlu Theodoros ve çok önceden ölmüş ve kült haline gelmiş olan Şehit Aziz Georgios, insanların umut kaynakları olarak tasvir edilmiştir. Anılan kutsal adamlar, şehirlerin koruyucusu, savaşların kazanılmasına vesile olmaları, insanların ve hayvanların salgınlardan şifa bulmalarını sağlayan şifacılar olarak tasvir edilmeleri, umutsuzluğun zirve yaptığı o günlerde devlet kurumlarının işlevini yeterince yerine getiremediğini ve bu yüzden de şehirlerin koruyucusu ve şifacı addedilen bu kutsal adamlara halk tarafından daha da büyük bir önem atfedildiğini kanıtlamaktadır” tesbiti, maalesef değil 133 yıl, 1373 yıldır hayatımızda fazla bir şeyin değişmediğine işarettir (Akyol, 2023: 1030-31).
Kanaatimce tarihi ilim yapan, olaylardan ziyade, olayların geçtiği mekân, yâni yer adlarıdır. Yer adlarını doğru tespit etmeden makale yazmak tarihçilik olamaz. Bu hususu yaklaşık 12-13 yıldır ne tarihçi, ne üniversite, ne YÖK, ne TTK, ne de Kültür ve Turizm Bakanlığına anlatabildim.
Tarihçi doğru mu, yanlış mı demeden, yabacıların önerdiği yer adlarını esas almaktadır. Burada da Barchard, Umar, Bozkurt, Mattei ve Mitchell önerilmektedir. Umar ve Bozkurt da yabancılara dayanmış olmalılar. Maalesef tarihçi hâlâ, bütün yolları Roma’ya çıkarıyor.
Biz, ta 2012 yılında Herodotos’un zikrettiği Kıral Yolu’nun Kemer Boğazı, yâni Kelene’den [Kelainai] geçtiğini ispat ettik. 2013’de de İbn Hordazbih ve el-İdrîsî’nin verdikleri Tarsus-Ammûriye [Uluborlu], Ammûriye-Halîc [İzmit Körfezi] yollarını araziye yerleştirdik. Ammûriye-Tarsus yolunun Kıral Yolu, Ammûriye-Halîc yolunun da Bizans Askerî yolu olduğu gördük.
Bir de İznik [Bursa]-Ammûriye yolu var ki, Eskişehir’de Bizans Askerî yoluyla birleşir. Hıristiyan Hacılar umumiyetle İstanbul, İzmit, İznik, Eskişehir, Afyon, Şuhut, Kemer Boğazı, Kötürnek, Fele Pınarı, Eflâtun Pınarı, Beyşehir, Galatia’daki Ankara, Karaman, Ereğli, Pozantı ve Tarsus yolunu kullanmışlar. Biz, “İkinci Konya ve İkinci Ankara” adlı makalemizde Peutinger, Antonin ve Kudüs yol cetvellerinde zikredilen isimleri araziye yerleştirdik; Sykeon’un Kemer Boğazı’nda, Juliopolis’in Senirkent-Genceli köyünde ve Lagania’nın da Gelendost-Köke köyü Gâvur Öreni olduğunu; Hacılar Yolu’nun bugünkü Ankara ile uzak yakın bir ilgisinin olmadığını gösterdik (Topraklı, 2024). Buna rağmen 133 yıl öncesinin sınırlı ve yanlış bilgileriyle hareket etmek, ilimle bağdaşır mı?
İzah edeyim: Arundel, Texier, Hamilton, Remsi, Ritter, Sarre, Barchard, Umar, Bozkurt, Mattei ve Mitchell bunu bilmezler. Remsi, s.235-41’de Zompos/Zompi, Halys, Pontogephyra ve Tantaendia köprülerini tartıştı. Ritter’in Zompos ile Pontogephyra’nın aynı köprü olduğunu iddia ettiğini, ama yanıldığını söyledi. Bryennios, Zompos’un Sangarios’un kaynakları yanında olduğunu söyledi. Bryennios, elbette doğru söyledi. Çünkü o, Aleksios’un 1116 yılı son seferinde bu köprüden geçti.
Ritter de doğru söyledi: zira Zompos ve Pontogephyra aynı köprüdür. Bizim tarihçi ise Remsi’ye inandı ve “Boğaz Köprüsü” demek olan Pontogephyra adını, “Pentagephyra” [Beşköprü] yaptı ve bunu da Sakarya-Serdivan’a koydu. Ama ne hikmetse Beşköprü, beş gözlü değil, sekiz gözlü. Buna rağmen Bakanlık ve Karayolları, Beşköprü: Justinian Köprüsü diye bir “sarı levha” takmış. “Zompos yahut Zompi köprüsü Askeri yolun Sangarios'u geçtiği noktada idi” diyen Remsi sağ olsaydı, bizi dinler ve hatasını giderirdi (Remsi, 1960: 235).
Tarihçiye kalırsak Remsi’nin çaktığı yanlış kazık, kıyamete kadar gidecektir. Tarihçi, Pîrî Reis [1470?-1553] haritasına bir baksa [bk. Har.1], Kemer Boğazı’ndaki ırmağı görecek, ama ne hikmetse bakmıyor; bakamaz da (!)
“Tarihî Coğrafyada Yeni Keşifler” adlı makalemde iki göl arasındaki nehrin Tantalos, İndos, Tanta-endia, Halis, Obrimas, Menderes, Sangarios, el-Battâl, Kaystros, Euros, Ebros, Melis, Boğazın Asya Irmağı, Doğu sınırını teşkil eden Megalo Potamos, Bathys Rhyax, Seha, Pisidia Antakya yanındaki ırmak, Hyeronpotamum, Hierus, Mukaddes Nehir, Âbrū Mesmâne, Siberis, Tearos, Skamandros ve Almyros gibi birçok adı bulunduğunu yazdım.
Aynı makalede Kemer Boğazı’nın Firigos Boğazı, Zompos, Kibotos, Miryokefalon, Taurokomos, Hellespontus, Firikya Hellespontia, el-Battâl, Meltinis [Malatyalı], Çatak, Endosyâne, Hieria ve Ābrū Masmâne [Kutsal Geçit] gibi birçok adı bulunduğunu yazdım.
Yine aynı makalede boğazdaki köprünün Yenice Köyü Köprüsü, Tanta-endia, Pontogefura, Zompos, Kibotos, Helena Köprüsü, Pithekas [Barla] yakınındaki köprü, Lopadion Köprüsü, Çaşnigir Köprü, Gölün [Hoyran] çıkışındaki köprü ve köprü gibi birçok adı bulunduğunu da yazdım. 61 yıllık müktesebatı saymazsak 19 yıldır sadece “tarihî coğrafya” çalışıyorum. Sen gel buna bakma, yabancının yanlış izini sür (!)
Hıristiyan Hacılar işte bu ırmağı, bu boğazı, boğazdaki bu köprüyü geçiyorlardı. St. Theodori’nin köyü Sykeon da, işte bu ırmağın batı kıyısında idi [bk. Har.1-2-3-4]. Umar, Syke için “İncir”, Sykea ve Sykeon için “İncirlik” der.
“Theodore yaklaşık on iki yaşındayken köye bir hıyarcıklı veba salgını çöktü ve diğerleriyle birlikte ona da saldırdı, böylece neredeyse ölmek üzereydi. Onu köyün yakınındaki Vaftizci Yahya'nın türbesine götürdüler ve kutsal........© Dikgazete.com
visit website