Anadolu adının menşei ve kapsamının genişlemesi
Har.3: Göller Bölgesi’ndeki Coğrafî Değişim ve Asya eyaleti Haritası.
Makalenin amacı başlangıçta sadece Hamidoğulları Beyliğinin hüküm sürdüğü topraklara Anadolu denirken, Anadolu adının kapsamının genişlediği ve tüm Yarımada’nın adı olduğu tarihi tartışmaktır. 15. Asrın başlarına kadar Anadolu denilen yer, Roma veya Bizans’ın Asya eyaleti, yâni Uluborlu ile Beyşehir’i içine alan bölgedir.
Açar Kelimeler: Anadolu Eyâleti, Asya Eyâleti, Karaman, Rûm, Menteşe, Hamid Oğulları.
“Tarihî Coğrafyada Yeni Keşifler” adlı makalede “Anadolu adının menşei Anatolikon [Asya] eyaleti, Uluborlu dâhil Eğirdir Gölü ile Çarşamba çayı arasıdır. Sevan Nişanyan, “Bizans, Anatolikon eyaleti ismini ilk kez 669’da kullandı” der. İbn Hordazbih, Yollar ve Ülkeler kitabında (yıl 847) “el-Natulus, anlamı, el-maşrık [güneşin doğduğu yer], burada Ammûriye var”; Merrakeşi ise Hamidoğulları için “Anadolu/Anatolie Hükümeti” der. Asya eyaleti ve Assuwa aynı yer” diye yazdım. Anadolu adının tüm Yarımada’ya ne zaman şamil olduğunu bilemediğim için, yanlış yapmayayım diye konuyu Sevan Nişanyan Hoca’ya sormaya karar verdim (12 Mart Sabah).
Sevan Bey günaydın. “Anadolu eyaletinin adı, ne zaman bütün Yarımada'ya şamil oldu, belli mi?”
Merhabalar Ramazan Hocam (12 Mart 2924, Saat 23.50),
“Anadolu’nun kapsamının genişlemesi Osmanlı dönemine aittir. 1393’te Anadolu Beylerbeyiliği tesis edildiğinde eyaletin tam kapsamı bilinmese de aşağı yukarı Bizans’ın Anatolikon temasına eşdeğer olduğu anlaşılıyor. Fetret Devrinden sonra Batıda zaptedilen beylikler bu eyalete bağlandılar. Böylece Fatih Sultan Mehmet zamanında bütün Güney Marmara, Aydın, Menteşe, Teke ve Kastamonu sancakları Anadoli eyaletine tabi görünür. Ancak Karaman, Adana ve Sivas [Rum eyaleti] hiçbir zaman Anadolu’ya ait değildir.
İstanbul’un iki yakasına Anadolu ve Rumeli adı verilmesine 1453’ten kısa bir süre sonra tanık oluyoruz. Bunun mantığı oldukça basit, çünkü Üsküdar yakası Anadolu eyaletine tabi idi. Ama İstanbullu’nun gözünde Anadolu kavramı ne zaman genelleşti, kesin bir şey söylemek güç. Evliya Çelebi [17 yy] Anadoli’yi sadece eyalet anlamında kullanır, Karaman ve Sivas’a Anadoli demez. Fakat 19. yy sonunda, mesela Ahmet Vefik Paşa’da Anadoli bütün yarımadanın adıdır. Umarım işe yarar bu söylediklerim. Size sağlık ve selamet ve hayırlı Ramazan dilerim. Sevan”.
Kendilerine 13 Mart sabahı teşekkür ettim ve bu hususta bir makale yazacağım dedim. 15 Mart Saat 17.09’da “sizden önce ben yazdım Ramazan Hocam” diye bir ileti gönderdi. https://nisanyan.substack.com/
Sevan Hoca, iyi bir tarih bina edebilmem için bana Myria/Myrina-İzmir, Neapolis-İznebolu, Meltinis-Malatyalı, Beth Thomas- Dydima gibi en güzel köşe taşlarını buldu verdi. Dört gün önce de üstte gördüğünüz gibi Anadolu’nun kapsamının genişlemesiyle ilgili bilgiyi verdi. Kendisine ne kadar teşekkür etsem azdır. O, “Anadolu’nun başkenti olan Amorion, genel kabule göre, bugünkü Emirdağ ilçesine adını veren eski Emir Hisarıdır. Değerli dostumuz araştırmacı Ramazan Topraklı gerçek Amorion’un Isparta Uluborlu’da olduğunu savunursa da bu görüşe katılma olanağı görmüyoruz” der. Böylece, bir tartışmaya vesile olduğu için de Sevan Hoca’ya müteşekkirim:
Sevan Hoca’yı, bilgi aldığı hatalı tetkik eserler yanıltmıştır. Mesela, onlar, Anadolu’daki Kıral Yolu (Anayol) ve Bizans Askerî yollarını bilmez. Zira onlar, yaklaşık 500 sene önce Göller Bölgesi’nde vuku bulan coğrafî değişimi de bilmez. Bunun bir sonucu olarak da, Kelene, Apameia, Amorion, Thrakesion, Asya veya Anatolikon eyaletlerinin yerleri “genel kabûl” de olsa hep yanlıştır. Üstad bu hususu bizden çok daha iyi bilirler. Genel kabulü oluşturanların başında gelen Ramsay, kendi eseri için “Neticeyi bir kelime ile izah edebiliriz: ya benim eserim sırf bir hatadan ibarettir yahut da Anadolu haritasının büyük bir kısmı tamamiyle değişmelidir” der (1960: 106). Ve ilâve eder: “Tam Bizans manasiyle Asia bence o kadar müphem ve az bilinen bir eyalettir ki buna ait şehirlerin yerlerini inceden inceye münakaşa edemiyeceğim” (1960: 111). Biz ise bunu görmezden gelip, ha bire onu kopya ederiz.
61 yıllık müktesebatı saymazsak 18 yıldır geceli gündüzlü tarihi coğrafya çalışıyorum. Anadolu’nun tarihî coğrafyasını çalışanların, şehirleri nasıl araziye yerleştiklerini az çok biliyorum. Bir Batılı geliyor: Kelene ve Apameia Dinar, Eumeneia Işıklı, Amorion Emirdağ, Pessinus Ballıhisar, Malagina Mekece, Kedrea Bayat, Kiminas dağları Balıkesir civarı, Akhyraous Balıkesir, Pergamon İzmir-Bergama, Atramytion Balıkesir-Edremit, Khliara Manisa-Kırkağaç, Lâdik Denizli, Khonai Honaz, Tralleis Aydın, Filadelfiya Manisa-Alaşehir diyor. Ondan sonra da Anadolu eyaletini Edremit ve denize kadar uzatıyor. Çünkü Khliara, Bergama ve Edremit Asya eyaletinde, üstelik Neokastra temasındalar. Birbirlerine çok yakın olan bu üç şehri imparator Manuel 1165’li yıllarda surlarla çeviriyor (Khoniates, 1995: 103). Olayın vuku bulduğu yıllarda Hoyran Gölü’nün batısı ve Uluborlu (Sozopolis) Bizans elindedir. Bunun en büyük şahidi de 1176 Miryokefalon harbidir. Kimse, ‘Manuel’in en güçlü olduğu ve Sultan’dan toprak aldığı bir sırada nasıl olur da Türkler, Ege denizine kadar gider’ demiyor. Neymiş efendim: Türkmenler gidermiş. 1155’lerde Manuel, Küçük Firikya’daki Türkleri yendi; büyük bir katliam yaptı: çevredeki Türklere ait bölgeyi tahrip etti; İbradı ve Side [eski Antalya] yoluyla Hatay-Antakya’ya gitti. Dönüşte de izin almadan Silifke, Larende, Beyşehir ve Yalvaç gibi Türk topraklarından geçti [Kinnamos, 2001: 131; Ramsay, 1960: 424].
O dönem Türkler, Manuel’in adından bile çekiniyorlar. Bu zamanda Türkler, huduttan kuş uçumu 5-6 yüz km uzaktaki Edremit’e yağma akınları yapacak ha! Bunu akıl almaz. Tarihçi aynı şekilde Çaka’ya da, İzmir ve denizde denizcilik yaptırır. Çaka, 1178’de Asya eyaleti ve Yalvaç civarında esir düşer; Süleymanşah’ın sayesinde Senirkent-İlegüp’lü Votaniates [Botaniates] tarafından kendine bir rütbe verilir; üç yıl sonra da Alexios, işine son verir. Bu adam İzmir’de 8-10 bin Türk’ü nereden bulacak demezler. Miryokefalon harbinde Manuel’in asker sayısı azami 30-40 bin, Türkler de, Türkmenler dâhil azami 50 bin kadar.
İki İzmir, iki Bergama, üç Edremit, iki Tralleis, beş Lâdik, 8-10 Antakya, iki Filadelfiya [Alaşehir], iki Malagina, iki Abydos, iki Hellespontus ve üç de Honaz’ın varlığını biliyorum (bk.Har.1-2).
Biz Anadolu/Asya eyaletinin yerini 2013 yılından beri iyi biliyoruz. Hatta 2022 yılında DikGazete’de Anadolu eyaletini kastederek, “Anadolu’nun Anadolu’su, bir ben vardır bende, benden içeri” adlı bir makale bile yazdık. Ama Anadolu’nun ne zaman genişlediğini iyi bilmediğim için “danışan dağları aşmış, danışmayan düz yolda şaşmış” düsturunca sorma ihtiyacı duydum. Şimdi de Amorion’un Uluborlu olduğunu ispat etmeye çalışayım. 2012 yılında Yol ve Tarih adlı kitabımı yazarken, “Çizilemeyen üçgen çözülemez” diye bir başlık açmıştım. Yeri belli bir kenti başlangıç alır, yolu ve kentler arasındaki mesafeleri bilirsek, diğer kentleri rahat bulabilirdik.
1- Herodotos’un verdiği Kıral Yolu, ilk defa tarafımızdan coğrafyaya yerleştirildi. Yolun Lidya ve Firikya içindeki uzunluğu 94,5 fersahtır ve Firikya sınırında Halys ırmağı vardır (V.52). Osmanlı arşivindeki Yenice Köyü Köprüsü, Kemer Boğazı ve göl altında kalmıştı. Köprü yol demekti. Kelene adlı Firik kenti de Kemer Boğazı’nda idi ve Kelene Hisarı Yenice Sivrisi’nden başkası değildi. Kıral Yolu kalıntıları Dinar-Çapalı köyü çıkışı ile Gelendost-Köke köyü hududunda hâlâ görülür. Yol, Sardes, Denizli, Dinar, Uluborlu önü, Kemer Boğazı, Kötürnek, Fele Pınarı [Neapolis yanı], Eflatun Pınarı, Beyşehir, Akise [Ak-kilise] ve Çarşamba çayı [Halys] şeklindedir. Çarşamba çayından sonrası Kapadokya. Sardes-Çarşamba çayı arası 518 bm eder. Bir fersah 5400 m hesabıyla 94,5 fersah 510 bm eder.
Kıral Yolu: Dinar-Çapalı köyü çıkışı. 29.10.2019.
Kıral Yolu: Gelendost-Köke köyü çıkışı. 24.05.2012
MÖ 401 Firikya vâlisi Oğul Kyros, Firikya sınırları dışına çıkıldığı için Karaseňir’den [Çarşamba çayı] itibaren askerlerine yağma izni verdi ki, bu, Firikya’nın Halys’de [Çarşamba çayı] son bulduğunu gösterir [bk. Ksenofon]. MÖ 480’lerde Kıral Xerxes, Sardes üzerine yürüyüşünde zikredilen Halys de Çarşamba çayıdır. Kıral, Halys’i geçti, Firikya içinde yürüyerek Beyşehir ve Şarkîkaraağaç yoluyla Kelene’ye [Kemer Boğazı] geldi. Yolun ilk defa Lidya kıralı Giges [MÖ 716-678] tarafından yapıldığı ve Dârâ [MÖ 522-486] tarafından da genişletilip geliştirildiği söylenir (Sevin, 2001: 7) ki, kanaatimce yol, Arzawa çağına dek gider. Çünkü Hitit Kıralı Murşil de bu yolu kullandı.
MÖ 547’de Kroisos’un, Pteria üzerine yürürken üstüne köprüler kurarak geçtiği Halys ise Kemer Boğazı’ndaki ırmaktır. Çünkü ırmak, ordunun sol yakasında kalıyordu (I.75). Bu hâl ne Çarşamba çayına, ne de Kızılırmak’a uyar. Herodotos, iki farklı nehir için Halys der. 905’te VI. Leo’nun nedimi Samonas da Kemer Boğazı’ndaki Halys’de yakalandı (Ramsay, 1960: 239). Demek ki Halys, sadece Kızılırmak değilmiş. Strabon da biri malûm Sangarios, diğeri Kemer Boğazı’ndaki ırmak olmak üzere iki Sangarios’tan bahseder. Pteria, Seydişehir-Karaman arasında idi ve MÖ 585 yılında yapılan Pers-Lydia harbi de Karaman civarında yapılmıştı. Güneş tutulması NASA’ya göre Karaman’dan geçen 38. Paralel dairesinin üstünden görülmez. Xerxes’in ordularını topladığı Kritalla dahi Karaman civarıydı. Çünkü Xerxes, buradan hareketle Çarşamba çayını [Halys] geçip Firikya’ya girdi (VII.26).
Bana hakikati aramamı tavsiye eden Sevan Hoca da, her şeyi Eğirdir Gölü çevresine getirdiğimden şikâyetçi. Ne yapayım; ordular ve seyyahlar, yollardan yürüyor. Herodotos,........
© Dikgazete.com
visit website