menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Can Atalay o komisyona girebilecek mi!

46 0
29.07.2025

Yazının başlığını sevmeyecek, can sıkıcı bulacak, yazarını ilgisiz konuları halihazırdaki süreçle ilişkilendirmekle itham edecek okur çıkacaktır. Olabilir. Yanıtı belli bir soru ve o yanıtın hiç kimse için sürprizli bir yanı yok. Diğer yandan ülke hukukunun vardığı yeri gösteren en çarpıcı örneklerden olduğu için, özellikle ve sık aralıklarla hatırlatılmalı. Eğer sevgili Can milletvekili seçilmiş olmasaydı, başlıkta, örneğin Demirtaş’ın, Kavala’nın, Kozağaçlı’nın isimleri de olabilirdi. Neden cezaevinde olduklarını herkesin bildiği insanların.

Bir önceki yazı ‘Minder’ başlığını taşıyordu, oradan devam…

Aylardır yeni bir süreçten söz ediliyor, ediyoruz. Kısa sürede önemli gelişmeler oldu, daha da olacağı benziyor. Bolca vergi verdiği ve beş yılda bir önüne konulan sandığa oy attığı için yurttaş olduğu zannıyla yaşayan milyonlarca insan, olup biten konusunda bilgilendirilmiyor. Süreci idare edenlerinden demokrasi, katılım, çoğulculuk gibi sözcükleri işitmek neredeyse mümkün değil. ‘İç cephe’ ve ‘terörsüz Türkiye’ kavramlarını tercih edip, ‘cephe’ sözcüğünü maharetle muhalefetin diline de doladılar, herkes ‘cephe’den söz eder oldu. Herhalde ancak bizim buralarda tanık olunacak bir biçimde, ‘cephe’ sloganına ‘sivil’ anayasa propagandası eşlik ediyor.

Hep yinelemekte zarar yok; böyle bir sürecin başlamış olmasından bir yurttaş olarak mutluluk duyuyorum. Evet, sadece başlaması dahi eski durumun süregitmesinden iyidir. ‘Söz’ün değer bulması gerekiyor ve bu yolda atılan her adım, o ‘söz’e henüz bir alan açılmamış olsa da önemli.

Yıllar öncesinde SBF’de bir Kürt öğrencinin söylediğini unutmadım. Bazı öğrenciler kendilerine yakın hissettikleri hocalarla tartışmayı seviyordu. İlk barış süreci zamanında bir gün birkaç Kürt öğrenciyle tartışırken, bir yerde “Siz bu sürecin sonunda hayrınıza bir........

© Diken