menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Babalar günü bu yıl da coşkuyla kutlanmadı!

16 4
17.06.2025

İtiraf edelim, Babalar Günü bir Anneler Günü değildir. Çabuk ve silik geçer. O halde belki de Babalar Günü’nde babalarımıza vereceğimiz en güzel hediye onlarla babalık hakkında bir konuşma yapmaktır.

Benim dün babama vereceğim en güzel hediyenin babalık hakkında konuşmamak olacağını düşündüğümden sessiz kaldım. Ancak bugün artık babalar günü değil ve yeniden, hazır konu da sıcakken ‘babalar’ ve ‘babalık’ hakkında biraz konuşabiliriz diye düşünüyorum.

Hepimiz biliyoruz ki babalar günü anneler günü kadar büyük bir coşkuyla kutlanmıyor. Bunun nedeni tabii ki babalarımızı daha az sevmemiz değil. Ancak bol keseden ve oldukça net verilen anne sevgisinin yanında, biraz mesafeli ve kıt kalan baba sevgisinin karşılığı da aynı mesafeye sahip bir kutlamaya dönüşüyor sanırım. Baba yapmaya çalıştığımız babaların gününü de yapma çabası gibi bir şey…

Çünkü eksisi artısı tartışılır ama ‘anne’ herkesin zihninde, teninde, tüm gerçekliğiyle kanlı canlı varken, ona dokunabiliyor, onu büküp eğebiliyor, onun derin dehlizlerine inebiliyorken, ‘baba’ hala sönük bir his uyandıran, yüzyıllık, silik bir imajdan ibaret.

‘Ailesinin arkasında dağ gibi dimdik ayakta duran’, ‘ailenin direği’ gibi fallik tanımlamalar, adeta babaların mesafeli, hareket kabiliyeti olmayan, işlevsiz görevlere sahip varlıklar olduğunu doğruluyor.

Dağ mı dağ! Var mı var!

Tabii bazı babaları tenzih ediyorum. Mesela Sırrı Süreyya’nın vefatının ardından kızının okuduğu mektubu, yaşlı gözlerle dinleyen çoğu evladın yüreğinde hissettiği burukluk, bize........

© Diken