menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Hem içindeyim istibdadın hem dışında

8 0
06.07.2025

Cenazelerin ferahlatıcı bir tarafı vardır. Şayet vefat eden çok yakın değilse o mezara henüz girmemiş olmak, nemli toprağa karışmamış olmak mahcup bir ferahlık duygusunu canlandırır içimizde; mefta toprağa verilirken tüm gücümüzle bastırmaya çalıştığımız bu münasebetsiz his kaybolur gibi yapar önce. Defin işleminin dramatik yükü azalıp gevşediğimiz an ise geri döner usulca. Mezarlıktan ayrılırken burukluk ve hüzne karışarak kendini saklayan haz, fokurdamaya başlar tekrar. Hayata karışabilmenin, kendini kabristanın durgun esaretinden kurtarabilmenin gizli coşkusu – suçlu cazibesi – sarar benliğimizi.

Yangınlar deniz kıyılarına inmiş, depremler kartondan şehirleri yutmuş, siyasi iktidar ise yara sarmak yerine yepyeni yaralar açmakla meşgulken kendi imtiyaz köşemde bu yazıyı karalayabiliyor olmanın hazzı, yukarıda tasvir etmeye çalıştığım duyguyla akraba. Balık çiftliklerinin suları bulandırma, lüks yatlar ve kaçak sitelerin atıklarını rahatça denize boşaltma özgürlüğünü tepe tepe kullandığı bir yazlık beldede karşılıyorum son istibdat kasırgasını. ‘Ya hürriyet ya istibdat’ değil, ‘Ha hürriyet ha istibdat’ diye geçiriyorum içimden; hayat bir kanalizasyon misali akıyor işte.

Her gün gelen operasyon haberleri, ters kelepçeyle kodeslere tıkılan masum insanların görüntüleri akıp gidiyor üstümden. Onlar olmamanın verdiği o huzursuz hazza tutunurken buluyorum kendimi.

Mayomu giyiyorum. Mafyaya tahsis edilmiş bir kıyının ücra bir köşesinden suya giriyor, (görünürde) herhangi bir hastalığa yakalanmadan, ağzımda burnumda yara çıkmadan yüzebilmenin keyfini sürüyorum. Denizin bulanık derinliklerinde kalan son balıklar şaşkın şaşkın dolanıyor, henüz kökünden koparılıp üzerine kum bocalanmamış çelimsiz bir deniz çayırı uzanıyor altımda. “Yine iyiyiz” diyorum. Bir sonraki nesil, “Balık neydi?” diye soracak.

Akşamları, bozuk kaldırımlarda........

© Diken