ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNE BİR KATKI: LAİKLİK TANIMI VE UYGULAMASINA DAİR BİR ÖNERİ -4-
Çeşitli Avrupa Birliği Ülkelerindeki Durum
İngiltere, Danimarka ve Yunanistan
Lâiklik yukarıda arzettiğimiz gibi ister din-devlet ayırımı, ister devletin dinler karşısında tarafsız olması, isterse hem din-devlet ayırımı hem de devletin dinler karşısında tarafsız olması bakımından ele alınmış olsun, hiç bir Avrupa ülkesinde tam olarak uygulanmadığı gibi, hiç birindeki uygulama diğerine benzememektedir.[1] Bunlardan bir kısmı lâikliği önemsemeyip devlet dinine ya da millî bir dine sahiptirler. Bu durumda devlet ne dinler karşısında tarafsız, ne de dinden bağımsız olabilmektedir. Aksine değişik yönlerden kilisenin yönetim ve işlerine müdahale etmekte, din adamları devlet memuru olarak kabul edilmekte ve devletten maaş almaktadırlar. Bu duruma en iyi örnek İngiltere, Danimarka ve Yunanistan’dır. Bu ülkelerden İngiltere'de Anglikan, Danimarka'da Luthercilik, Yunanistan'da Ortodoksluk'la devlet arasında çok yakın bir ilişki ve birlik vardır. Şöyle ki:
İngiltere
İngiltere'de Anglikan Kilisesi resmî bir özelliğe sahiptir.[2] Taç giyme töreni dînî bir törendir ve Kral tacını Cantorbury Başpispokosundan alır. Protokol sırasında, Başpispokos hemen Kral'ın en önemli yakınlarından sonra gelir. Parlamenterler görevlerine bir dua ile başlar ve Anglikan Kilisesi parlamentoda bir temsilci bulundurur. Devlet Başkanı(Kral) aynı zamanda Anglikan Kilisesinin başkanı olup, Başbakanın önerisiyle Kilise papazlarını tayin eder. Parlamento Kilisenin örgütlenmesi için yetkili olup, onun doktrin ve ibadet yerlerini denetler. Cantorbury ve York Başpiskoposlarıyla beraber 24 Anglikan Piskopos'u Lordlar Kamerasının üyesidirler.[3] Kilise harcamalarının yarısı hükümet tarafından karşılanıp, Kilise diğer gelirlerinden devlete vergi vermekten muaftır. Her türlü uygulamalarında tamamıyla serbesttir. Sayısızca okul kiliselere bağlıdır[4] ve bunlar belirli şartlarda devletten yardım alırlar. Devlet Okullarında din dersleri aksine bir talep olmadığı takdirde (yani Anne-baba itiraz etmediği takdirde) resmî müfredat içinde okutulmaktadır.1944'te eğitime dair düzenlenen kanun gereğince din eğitimi ve her gün okullarda derse Hıristiyan geleneklerine göre dua ile başlamak mecburîdir.[5] Yine bu kanuna göre hiç kimse dinî görüşünden dolayı öğretmenlikten atılamayacağı ya da farklı muameleye tabi tutulamayacağı gibi, dinî inancı........
© Denge
visit website