Sağgörü yitirilmemeli
Sağgörü (basiret), gerçeği görebilme, sezebilme, ussal, ölçülü davranma, kuşkucu (septik) olma, irdeleme yetisidir. Korku, kibir, büyüklenme, özsever (narsist) olma sürekli çıkar kollama, öfke, övgüye kapılma ile sağgörünün yitirilmesi, sorunlara, yanlışlara, aldanışlara, bireysel ve toplumsal hakların yitirilmesine yol açar. Sağgörü ile sağduyunun birlikte yürütülmesi, tarihte örnekleri görüldüğü gibi ülkeler için de tehlikeli sonuçlar doğurur.
Sağgörülü davranış, bilgili olmanın yanı sıra izan, anlayış sahibi aklıselim, kuşkucu olmayı da gerektirir.
Bu bağlamda benim için nostalji olan Mülkiye’den örnekler vereyim.
İdare hukukunun ilk dersi bir öykü, fıkra ile başlıyor. Padişah, şehzadesini eğitmek üzere dönemin en ünlü ilmi cifir (geleceği bilgilendirme, gelecekten haber verme) hocasını huzura çağırır. “Şehzadeyi eğiteceksin, tüm bildiklerini eksiksiz öğreteceksin” buyruğunu verir. Hocanın eğitimi bitince sınav günü gelir. Sınavda padişah yüzüğünü avucuna alarak sorar: “Elimde ne var?” “Madeni bir cisim.” “Aferin, ne olduğunu da söyle.” Değirmen taşı yanıtını alan padişah hışımla hocaya döner, “İlmin bu mu?” der. “Haşmetlim benim ilmim avucunuzdaki cismin madeni, ortası delik yuvarlak olduğunu öğretecek kadardır. Değirmen taşının avuca sığmayacağını öğrenmem ilmim dışında kalır.” Amaç, bireye, topluma değirmen taşının........
© Cumhuriyet
visit website