Eretz Yisraël, İsrail diyarı
[Dünyanın bütün “devlet”lerinden korkarım. Sınır kapılarında çok korkarım. Tel Aviv Havaalanı’nda da korkuyorum. Ülker yan kulübede pasaport kontrolünü yaptırmış ve “Eretz İsrael”e ilk adımını atmış, benim pasaportumu inceleyen genç kadın ikide bir yüzüme bakıyor, pasaportumun sayfalarını çeviriyor ve üstelik eline telefonunu alıp bir yerlere telefon ediyor. Arkamdakiler sabırsızlanıyor. Görevli paylıyor onları. Bana da ahiret soruları soruyor. Niçinler, nedenler, kimler, nasıllar... Sonunda telefon çalıyor. Bir dakikalik bol “şe”li bir konuşma. Genç kadın bana “Arap ülkerine sık sık gidiyorsunuz?” diyor. Özgür bir insanım, dilediğim yere giderim. “Yanlış anladınız” diyor, “Eğer pasaportunuza İsrail damgası vurursam bir daha o ülkelere giremezsiniz. Yetkililer kararı size bıraktılar, isterseniz pasaportunuzu mühürlemeyebilirim”. Siz olsanız ne yaparsınız? Benim tek kabadayı yanıtım var: “Siz pasaportumu mühürleyin. Araplar beni İsrail’e geldiğim için ülkelerinde istemezlerse kendi bilecekleri iş.”
Genç kadını mutlu ediyor yanıtım. Çünkü yanıtımla İsrail’in “meşru” bir devlet olduğunu kabul ediyorum.]1
Ama pasaport memuru kadın pasaportuma giriş damgası vurmadı. Çıkış damgası da vurulmadı. Daha sonra davetli şair ve yazar ya da görevli gazeteci olarak birkaç kez daha İsrail’e gittim. Pasaportum mühürlenmedi. Mühürlenseydi Mısır’a, Fas, Cezayir ve Tunus’a gittiğim zaman başıma ne gelirdi bilemiyorum.
14 Mayıs 1948’de son İngiliz güçlerinin Hayfa’yı terk etmesi üzerine o gün (14 Mayıs 1948) İsrail devleti kurulmuş. Bizim........
© Cumhuriyet
visit website