Acıyan bize acısın...
Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerinden sonra ülkemiz gazetelerinin attıkları manşetleri gördükçe ve dürendiş (uz ve öngörülü) köşemenlerini okudukça kimi zaman kahkahayla gülüyor, kimi zaman da sakalımı sıvazlıyorum. 11 Haziran 2024 tarihli Hürriyet gazetesinin cafcaflı birinci sayfa manşetine göre, kal neymiş, Avrupa’nın “beş kâbusu” varmış da bunlar Marine Le Pen (Fransa), Tino Chrupalla-Alice Weidel (Almanya), Geert Wilder (Holanda), Tom Van Grieken (Belçika), Herbert Kickl (Avusturya) imiş.
Böyle abartılar var! Bu beş kâbus iktidara gelseler de ülke siyasetlerinde köklü bir şey değişmez. Sadece seçmenler kendi partilerinin iktidara gelmesinden ve gelmemesinden dolayı değişik tepkiler gösterirler. Hiçbir seçmen “İmdat! Yandık, mahvolduk!” diye haykırmaz. Lakin, aşırı sağı ülkelerine yakıştırmayanlar Fransa’da olduğu gibi gösteri yapar. Bu yazdıklarım kimilerine atmasyon gibi gelebilir ama bekleyin ve görün. Ancak bir ricam var: Yazımı okurken kafanızdan R.T. Erdoğan ve tarikatını eksik etmeyin!
Kâbus gören beş ülkeyi tanıma sıralamam şöyledir: Fransa, Belçika, Almanya, Hollanda ve Avusturya. Ben sadece durumun vaziyetini irdelemek için bir frankofon Türk olarak Fransa’yı örnek alacağım. Marine Le Pen Fransa anayasasının aşağıda yazılı maddelerine karşı olduğunu kesinlikle açıklamamıştır:
Madde 1: Fransa bölünmez, laik, demokratik ve sosyal bir cumhuriyettir. Fransa köken, ırk veya din ayrımı yapılmaksızın bütün vatandaşların kanun önünde eşitliğini........© Cumhuriyet
visit website