Paradigmanın adı: Böl-parçala-yönet - DR. ÇİĞDEM BAYRAKTAR ÖR
Kavramsallaştırılan bir postmodern inkâr: “Paradigma.” Güya bu sözcük içinde kültürel, sosyal gelişmelere göre değişimi, farklılaşmayı, çeşitlenmeyi, özgülenmeyi taşır. Buna göre tarihi süreç her şeyi değiştirebilir, “gerçek” tartışılmalıdır, “doğru” sabit değildir. Gelin görün ki bugün “paradigma” diye gündemi damgalayanlar aslında Roma’dan beri bilinen “böl-parçala-yönet” politikasına entel bir görünüm vermek üzere sözcüğe papyon takıyorlar. Değişen şartlara uyum sağlamayı, farklılaşmayı savunanlar ne değiştiler ne de farklılaştılar oysa.
İşini iddia edildiği gibi toplumların, kültürlerin günlük savruluşlarına, tarihin beşeri bükümlerine, tesadüflere bırakmayı asla düşünmeyen egemenler için tek bir engel vardır: Ulus devletler! Ulus devletlerden daha tehlikeli bir şey varsa o da “kendi kendine yetebilen tam bağımsız ulus devletler”dir. Yapılması gereken heterojen toplumları içindeki farklılıkları derinleştirerek çatıştırmak ve böylece merkezi bir güç olmaktan alıkoymaktır. Bunun için amacı ortak türlü “paradigma”lar icat ederler.
Son olarak “paradigma” sözcüğü teröristbaşı Abdullah Öcalan ile dolaşıma girdi. Bu ifade çeyrek asırdır hapishanede yatan ve bir düşünür taklidi yapan Öcalan’ın Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) içindeki rolünü özetliyor. Mottosu da belli: Başı kopar, gövdeyi parçala!
Batılı sömürgeci odakların desteklediği PKK bunca terör eylemine, 50 bin insanın katline rağmen hâlâ istenildiği gibi Türkiye Cumhuriyeti’nin başını koparıp gövdesini parçalamaya yetmedi. Her ne kadar sistemli ve örgütlü bir biçimde hakikati aşındırmaya çalışsalar da Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri Atatürk’ün kurucu dehasıyla atılmıştı ve öyle “korkudan titretmeyle” yıkılamazdı. Bu amacın gerçekleşmesi için bundan fazlasına gereksinim vardı. Bunun için sınırlarını açıktan değiştiremedikleri ülkelere içeriden işbirlikçilerle egemen olmalıydılar. Bulundukları........
© Cumhuriyet
visit website