Karanlıkta göz kırpmak - Yılmaz Ateş
Demokratik laik üniter ulus devlet yapılanmamızdan çıkarı bozulan etnikçi ve hilafetçi çevreler, 100 yılda yakalayamadıkları fırsata, arkalarında sandıkları emperyal güçlerin gazıyla kavuşma gayreti içinde görünüyorlar.
Terör örgütü PKK’nin sınırlarımız içinde varlığını sürdüremez, sınırlarımıza yaklaşamaz duruma düşürüldüğü, beslendikleri, barındıkları Suriye’de yönetimin lehimize döndüğü bir dönemde, Cumhurbaşkanı Erdoğan TBMM’nin yeni çalışma yılını açarken “İç cephemizi güçlendirmezsek İsrail, kutsal topraklar tezini hayata geçirmek için bize saldıracak” sözleri bir anda gündemimizin birinci maddesi oldu. “Ne oluyor” diye herkes irkildi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, iç cepheyi güçlendirmek için Abdullah Öcalan’ı TBMM’de DEM Parti grup kürsüsüne davetine CHP Genel Başkanı Özgür Özel, el yükselterek katıldı, “Ben Kürtlere devlet vaat ediyorum, kendilerini yabancı hissetmeyecekleri bir devlet öneriyorum” dedi.
İmralı ziyaretleri başladı, heyetler gitti, geldi, karşılandı. Siyasi partiler ziyaret edildi. İçeride ne öneriliyor ne konuşuluyor konusunda kamuoyunu bilgilendirme gereksinimi duyulmuyor. “İç cephenin güçlendirilmesi” isim değiştirdi; “Kürt sorunu çözümü” oldu. Sorunun veya sorunların ne olduğu, çözümünün ne olduğunu söyleyen de olmayınca yine isim değişikliğine gidildi, karşımıza “Terörsüz Türkiye” çıktı. Cumhur İttifakı liderleri Erdoğan ve Bahçeli, söylem birliğini sağladılar: “Terör örgütleri PKK ve YPG, ya silah bırakacaklar ya da o silahlarla gömülecekler.” Öcalan, “PKK’ye silah bıraktıracak ehliyet ve birikimde olduğunu” söylerken DEM Parti ise koşulsuz silah bırakmayacağını açıklayan Kandil ile İmralı arasında gidip gelmektedir. Kırk yıldır ülkemizi yakan terör ateşine odun........
© Cumhuriyet
visit website