Evrensel bir ideal: Barış - Gülizar Biçer Karaca
Dünyaya soldan bakanların barış için bir hareket noktası var: “Kapitalizm, varoluşu boyunca savaş yaratacaktır.” Çünkü kapitalizmin içsel çelişkileri çatışmaları tetikliyor.
Savaşın kapitalist sistemin doğasında var olduğu, kapitalist devletlerin siyasi çıkar, kaynak arayışı ve pazar egemenliği için savaşlara girdiği gerçeği bu noktadan bakanlar için net bir resim çıkarıyor ortaya.
Özellikle 20. yüzyılın ilk yarısında yaşanan iki dünya savaşının, emperyalist güçlerin ekonomik ve politik çıkarlarının çatışmasından kaynaklandığı dünyanın malumu.
Kapitalizmin sürekli genişleme ve rekabet arayışı, milliyetçi ve emperyalist çatışmaları beslediği o malumu, “savaşların, kapitalist devletlerin emperyalist çıkarlarına hizmet ettiği” şeklinde somutluyor Rosa Luxemburg. Bu ifade, savaşların temel nedenlerini anlamamıza yardımcı oluyor. İşte, savaş; kapitalist devletler ve zenginler için büyük kârlar sağlarken geriye kalan herkes için yoksulluk, yıkım ve ölüm getiriyor.
Savaşlar egemen sınıfların çıkarlarını korumak için araçsallaştırılıyor, geniş halk kitlelerinin sömürülmesine ve acı çekmesine neden oluyor. Frantz Fanon da buradan hareketle “Yeryüzünün Lanetlileri”nde sömürgeciliğin ve emperyalizmin, şiddet ve baskı yoluyla halkların kimliklerini ve özgürlüklerini nasıl yok ettiğini anlatıyor.
Sömürgecilik ve onun bıraktığı mirasın dünya barışının önündeki en büyük engel olduğunu belirtiyor.
Aynı şekilde Noam Chomsky, devletlerin askeri müdahalelerini eleştirirken bu müdahalelerin çoğunlukla kapitalist çıkarlar doğrultusunda yapıldığını ve demokrasiyi getirme görünüşü altında olduğunu belirtiyor. Antonio Gramsci de hegemonya kavramı çerçevesinde, gerçek barışın ancak mevcut ekonomik ve politik yapıların köklü bir dönüşümüyle mümkün olacağını belirtiyor.
İşte küresel barış ve insanlığın ortak bir hedef........
© Cumhuriyet
visit website