Diktatörler muhaliflerden neden korkar?
Düşünün ki bir diktatörsünüz…
Yediğiniz önünüzde, yemediğiniz arkanızda. Hesap soran yok. Etraf silme yalaka.
Devlet aygıtının tüm enstrümanları basacağınız bir düğme uzaklığında.
Medya avcunuzun içinde. Sadece bir dediğinizi iki etmemecesine değil, her türlü yalan haber/fake news, dezenformasyonu yayma, envai çeşit propaganda ve yapay gündem aracı olarak ta 7/24 emrinizde.
Orwell misali, düşünceyi teslim alan bütün araçları sağlamış; tahakküm için bir “newspeak/yeni dili” tesis etmişsiniz.
“Savaş barıştır, özgürlük esarettir, cehalet güçtür, kıtlık bolluktur” söylemlerinizi öyle ki milyonlar içselleştirir olmuş…
Amma velakin bir ya da birkaç kendini bilmez aklı evvel sağda solda parazit yapıyor.
Bunlara neden ayar olursunuz?
Şartlar o kadar eşitsiz ki…
Başarıyla yarattığınız, dünyanın gerisine de öyle ya da böyle dayattığınız “alternatif gerçeklere” itiraz yükselten, baş kaldıran cüretkar bir kaç muhalifle uğraşmak niye?
İdeolojiler döneminde olsak hadi neyse…ideolojilerin sürükleyici gücünden yararlanabilirler diyelim.
Ama günümüz muhalifleri.. toparlayıcı, büyük düşünce akımlarının çekiminden yoksun, adlarının markası altında, tek tüfek mücadele ediyorlar.
O halde muktedirlerin bu derin korkusu niye?
Uzun zamandır kafamı kurcalayan bu soruya Repubblica gazetesi, ünlü Rus muhalif Navalny’nin ölümü üzerine bir baş yazı ayırmış. Başlığı da tam bu: “Diktatörler muhaliflerden neden korkar?”
Rusya’da Putin-Navalny, İran’da Hamenei-Mahsa Amini örneklerinden hareket eden yazı, “Diktatörleri, korku ortak........© Cumhuriyet
visit website