Bir ışık söndü, dünya karardı
Ali Sirmen, duygu yüklü en güzel yazılarını, 1985-86 yılları arasında hapishaneden, Samim Lütfi imzasıyla yazdı. Samim Lütfi, baba tarafından dedesinin adıydı; Samim de babasının...
Yetim değildi ama babasız büyümüştü.
Türk müziğine “Sultaniyegâh Sirto” gibi pek çok başyapıt kazandıran Sadi Işılay’ın kızı Rahşan ile Samim Lütfü Sirmen’in oğlu Samim çok genç yaşta evlenmişlerdi. Robert Kolej’i bitiren Samim Sirmen, yükseköğrenim gerekçesiyle 1939 yılında ABD’ye gittiğinde eşi Rahşan hamileydi.
1 Eylül’de İkinci Dünya Savaşı patladı. Samim Sirmen ABD’den önce dönemedi ama sonra da dönmeyecekti...
10 Kasım 1939’da İstanbul’da babasız doğan oğula, Ali Gazanfer Sirmen adı verildi. Annesi ve babası, zaman içinde ayrı hayatlar kurdular kendilerine.
Gazetecilikte ikinci adı Gazanfer’i kullanmayan Ali Sirmen, 1979 yılında ilk kez ABD’ye gittiğinde ünlü bir yazardı. Babasına telefon etti. Samim Bey, hiç görmediği oğlunu Dallas’a davet etti. Uçak biletini de gönderdi.
Samim Sirmen, havalimanında Ali’yi bekleyecekti. Kolay tanıması için kendisini “bıyıklı” ve “İngiliz kasketli” olarak tarif etti. Ali Sirmen’in de ilk işi, New York’tan kendisine bir İngiliz kasket alıp giymek olmuştu. “Anladım” dedi, “Havalimanındaki öteki bıyıklı ve kasketli de ben olacağım!”
Kan çeker derler ya,........
© Cumhuriyet
visit website