Canlarımı birer birer sonsuzluğa uğurluyoruz
Sevgili okurlarım Ali Sirmen’i sonsuzluğa uğurladık, Tanrı’m ne kadar çok neşeli anı, ne kadar çok yüreğimizi sıkan acıyı birlikte paylaşmışız. Şimdi Ali için ne yazsam acımı dindirmiyor. Gazetemizin bahçesinde Ali’nin tabutuna bakarken bir okurum yanıma yaklaşıp şöyle diyor: “Arkadaşım bir ricam var, Afgan kızını yazdığın yazıyı okurken hüngür hüngür ağladım. Bizi ağlatma.” Ne oldu bilmiyorum birden aklıma birden Ali’nin bir telefonu geldi. Öyleyse onun telefonuyla başlayalım:
Yıl 2012. Yeni yılın ilk günleri, o günlerde ben Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesindeyim. Turhan Selçuk ve İlhan abinin mezarına doğru ilerliyorum. Az bir zaman önce Uludere’de (Roboski), bilgisayar taksitini ödemek için kaçağa çıkan çocukları, devletin attığı bombalarla ölen annelerinin gözyaşlarına tanık olmuşum. Gazetemde o günlerin acılı coğrafyasını anlatmaya çalışmışım ve işte şimdi de en sevdiklerimin mezarına doğru yürüyordum. O yürüyüş yolunu yazmamak olmazdı, ben de yazdım ve yayımlandı. Sabahın köründe telefonum çaldı, telefonda Ali Sirmen, “Kızım beni sabah sabah ağlattın” dedi. “Alacağın olsun. Ama eşek sıpasını pek sevdim.” O yazıyı şimdi yeniden sizlerle paylaşmak istiyorum, Ali seni ağlattığım için beni affet, “eşek sıpası” hep aklımda:
Hava çok soğuk ama gök masmavi, bulutlar usuldan kar topluyor ve yeni yılın ilk günü, Hacıbektaş’ta Çilehane yolunda ağır ağır yürüyorum. Az sonra İlhan Selçuk’la, Turhan Selçuk’un mezarlarının bulunduğu bölgede olacağım ama üzgünüm, İlhan abiye (O her zaman benim için abi olmuştu) anlatacak fıkralarım yok, dedikodularım yok, belleğim sadece geride bıraktığımız yılın........
© Cumhuriyet
visit website