Krizin bedelini emekçiler ödüyor
Geçen hafta TÜİK tarafından açıklanan haziran ayı enflasyon oranları sonrasında hesaplanan emekli ve memur maaş zamları, artırılmayan asgari ücret, adil olmayan ücret geliri vergilendirilmesi ile açlık ve yoksulluk sınırını gösteren rakamlar, bize emekçi kesimlerin, resmi olmayan IMF programı altında ezilmeye mahkûm bırakıldıklarını gösteriyor. Türkiye’de yüksek enflasyonist ortam zaten emekçiler, dar ve sabit gelirliler için adil olmayan bir vergileme rejimine dönüşmüşken şimdi de Hazine ve Maliye Bakanlığı yeni vergiler koymak için önümüzdeki hafta Meclis’e bir kanun teklifi vermeye hazırlanıyor. Yapılacak vergi düzenlemelerinin temel gerekçesi olarak bütçe açıkları gösteriliyor.
Oysa Türkiye’de vergi oranları zaten yüksek, 2023 bütçesindeki vergi gelirleri yüzde 91 oranında artmış gözüküyor. Dolayısıyla esas olan bütçe açıklarının sebeplerinin analiz edilerek bu sebeplerin ortadan kaldırılması olmalıydı. Sözgelimi bütçenin kara delikleri olan milyar dolarlık KÖİ projelerindeki gelir garantilerini azaltabiliyor musunuz? EYT olayında, muhalefet olmasaydı bu ülkeyi ne güzel yönetirdik, dediğinizi duyar gibiyim.
Orta vadeli programa göre, 2025 yılı bütçe açığı 1 trilyon 824 milyar lira olarak (GSYH oranı yüzde 3.4) öngörülmektedir. Teklifteki hükümlerin büyük çoğunluğu 2025 yılında........
© Cumhuriyet
visit website