Değişimi anlamak, adlandırmak
Kuşkusuz her değişimin yasaları vardır. Yazılı olmayan üstelik. Yere, zamana, insana görelik her daim belirleyicidir burada.
Bazen, kaçınılmaz olan gelip kapınızı çalar. Farkındaysanız eğer, bunu algılama biçiminiz sizi/toplumu dönüştürebilir.
Değişim olmadan dönüşüm olmaz. Türkiye’nin mevcut siyasi iktidarı dönüşümü sağlayamadı. Onca tahribata, “Yeni Türkiye”, “ılımlı İslam” söylemlerine rağmen bunu başaramadı. Çünkü o “siyaset” için birey/insan yok, biat var. Bu da al-ver siyasetine endeksli.
Adam Phillips’in tanımıyla orada da “sıkışmışlık, bağımlılık, sabitlik ve durağanlık” vardır. Zira değişmek, dönüşmek değildir o kitlenin derdi; günü yaşamak, kolaycı yoldan elde etmek her şeyi.
Evet böylesi bir iktidarın gücü topluma ancak “aptallaşmanın cazibesi”ni sunabilir. Gidemediği otoyollar, binemediği araçlar, yaşayamadığı akıllı evler, göz alıcı AVM’ler bir anda her yanı pıtrak gibi sararak o aptallığın tutsağı bir güruh yaratıldı şunca zamandır.
“Artık yeter” diyen kitle, bu sürüden kopandır, bence! Yani “Değişim kaçınılmaz” diyendir. Kader ve kederi seçen değil, umudu ve geleceği hayal edendir.
Türkiye’nin “son seçim”i biraz da bunu bize........
© Cumhuriyet
visit website