Bir demokrasiye geçiş laboratuvarı
Bangladeş’te öğrencilerin önderlik ettiği bir halk hareketi, 15 yıldır giderek koyulaşan bir “otokrasiyle” yönetmeye çalışan, Nihad Nowsher’in tanımıyla “giderek faşistleşen” (The Daily Star, Bangladeş) Başbakan Şeyh Hasina’yı ülkeden kaçmaya zorladı. Ancak Hasina döneminde devlette, kurum ve kadrolarında yerleşen alışkanlıklar (“algısal kilitler” ve “patika bağımlılığı” sorunu), ekonomik kriz dinamikleri, liberal entelijensiyanın, Cemaat ül Islami gibi dinci grupların etkileri ve jeopolitik basınçlar altında bir “normal kapitalist demokrasi” (NKD) kurmak çok zor.
Bangladeş’te siyasi istikrarsızlığın kökleri, 1971’de Pakistan’dan bağımsızlığını kazanmasına uzanıyor. Ülkenin ilk lideri, ilk başbakan Şeyh Mucibur Rahman, 1975’te tek parti devleti ilan ederek otokratik bir yönetime geçti. Mucib bir suikastta ölünce, ülke yıllarca sürecek bir askeri diktatörlükler dönemine girdi. Bu dönemde, Ziyaur Rahman liderliğinde kurulan Bangladeş Milliyetçi Partisi (BNP-Islamcı ve Pakistan’a yakın) ve Mucib’in kızı Şeyh Hasina liderliğindeki Avami Birliği (“seküler” ve Hindistan’a yakın), ülkenin siyasi yaşamını belirlemeye başladı. Bu iki aile arasında, siyaseti hanedanlar arası bir mücadeleye indirgeyen rekabet, Bangladeş’te bir NKD’nin gelişmesini baltaladı. Yolsuzluk, “torpil”, nepotizm, yandaş yargı ve basın, halkın devlete, adalete olan güvenini sarstı.........
© Cumhuriyet
visit website