Kostümlerin hanımefendisi
Geçen hafta Türk tiyatrosunun çok değerli bir ismini, adı Devlet Tiyatroları tarihi ile bütünleşmiş bir yaratıcıyı, kostüm tasarımında “hocaların hocası” Hale Eren’i kaybettik.
Türkiye’deki tiyatro serüvenimin Devlet Tiyatroları bölümünde neredeyse en başından itibaren Hale Eren ile birlikte yürüme şansını buldum. 2001’de Konya Devlet Tiyatrosu’nda yönettiğim, Shakespeare’in “Atinalı Timon”unda buluştuk, sonra da yaptığım hemen her oyunda mutlaka birlikte çalışmak istedim Hale Hocamla. Yaratamayacağı tasarım, sözünü geçiremeyeceği malzeme, altından kalkamayacağı zorluk yoktu. Kostümlerin tasarım aşamasında çizimleri, biçilip dikilme aşamasında da kendileri Hale Eren’e uysalca boyun eğerlerdi. Çünkü o kostümlerin hanımefendisiydi.
Kendisi bir tiyatro tarihi olan ve bu tarihi tatlı dedikodularıyla birlikte paylaşmaya bayılan Hale Eren, aynı zamanda beni hayatımda en çok şaşırtmış insanlardan biriydi.
Muhsin Ertuğrul’un, belki ileride bir deneme sahnesi kurulur diye aldığı arazide kurulan İrfan Şahinbaş Sahnesi’nin misafirhaneleri bir zamanlar Ankara’ya bir oyunda çalışmaya gelmiş yönetmenlerin, dekor ve kostüm tasarımcılarının, bestecilerin birlikte kaldıkları bir mekân, adeta “spontane bir tiyatro laboratuvarı”ydı.
2005-2006 sezonuydu. Ankara Devlet Tiyatrosu için Sofokles’in “Antigone”sini sahneye........
© Cumhuriyet
visit website