Kavala ve Demirtaş
CHP ile AKP arasındaki “normalleşme” sürecinin başlangıcından beri üç hafta geçti. İki taraf arasındaki ilk ziyaretten sonraki olumlu bir gelişme, cezaevinde bulunan beş generalin anayasanın 104. maddesine göre cezalarının kaldırılmasıydı. Generaller, cumhurbaşkanının o maddeye göre hazırlanmış kararnameyi imzalamasının sonucu olarak hapisten çıkıp ailelerine kavuşabilmişlerdi.
Geçen yazıda da değinmiştim. İktidar ittifakı içinde o gelişmeye gölge düşürmeye yönelik görüşler ileri süren bazı sözcüler de vardı. Ama bir etkileri olmadı. O karar ve uygulanması, kamuoyunda olumlu izlenimler bıraktı.
O olumlu izlenimlerin üstüne olumsuz bir “soğuk duş” gibi inen etken, iktidarın, siyasal hedef saymaya hâlâ devam ettiği belirli gruplardan insanlara yönelik tutumuydu.
O gruplardan biri, Osman Kavala ve arkadaşlarıydı. Kavala, 1950’li yılların tanınmış iş insanlarımızdan Mehmet Kavala ile eşi Necla Kavala’nın oğludur. Öğrenimine İstanbul’da Robert Lisesi’nde başlamış, Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde ve Manchester Üniversitesi’nde işletme ve ekonomi öğrenimi görmüş, Türkiye’ye döndükten sonra, babasının vefatı üzerine ailenin işlerini yürütmeye başlamıştır. Gazeteci, yazar ve romancı Tarık Buğra’nın kızı, akademisyen Ayşe Buğra ile evlenmiştir.
Kavala aile şirketinin işlerini yönetmenin yanında sivil toplum örgütleriyle ilgili etkinliklerini de sürdürmüştür. Üyesi veya yöneticisi olduğu örgütler arasında Tarih Vakfı, TESEV, TEMA, Diyarbakır Siyasal-Sosyal Araştırmalar Vakfı, Türkiye Sinema Vakfı, Açık Toplum Vakfı vardır.
***
Kavala’yı ben o alandaki faaliyeti sırasında tanıdım. Bir kısmını kendi yönettiği tartışma toplantılarından bazısına davetlisi olarak katılmıştım. Toplantı........
© Cumhuriyet
visit website