19 Mayıs ve Kuvayı Milliye Destanı
19 Mayıs denince akla neler gelir? Öncelikle Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkışı... Kuvayı Milliye örgütlenmesinin başlaması.
Amasya Genelgesi, Erzurum ve Sivas kongreleri... Meclis’in Ankara’da açılışı...
Emperyalist işgal güçlerine karşı direniş, ulusal savaş...
Kuvayı Milliye deyince gece gündüz, kışta, yağmurda ve ayazda cepheye silah ve cephane taşıyan köylü kadınlar gelir aklımıza... Böylesi bir kahramanlık da başka bir ülkenin tarihinde yoktur...
Kuvayı Milliye, milli güçler, milli kuvvetler demektir. Bir örgütlenme ve bir halk hareketidir. Kuvayı Milliye aynı zamanda “Kuvayı Milliye Ruhu”nu da içerir. Kuvayı Milliye’yi ve Kuvayı Milliye ruhunu anlatmak ve özümsemek için, düzyazı yeterli olmuyor; şiirin gücüne sığınmak gerekiyor.
Kuvayı Milliye, işgal edilmiş vatan topraklarının kurtarılması ve tam bağımsızlık için savaşmaktır. Kuvayı Milliye büyük bir destandır. Emperyalistlere ve onların işbirlikçilerine karşı savaştır. Onun için Nâzım Hikmet “ateşi ve ihaneti gördük” diyordu. İstanbul’un işgaline karşı Fazıl Hüsnü Dağlarca şunları söylüyordu:
“Düşman gemileri İstanbul’da,
Dalgalar vallah inanmaz.”
İşgaller başlayınca Cahit Külebi şöyle sesleniyordu:
“Gökyüzünde kara kara bulutlar
Hayın mı hayın!
Başımıza nerden geldiniz...
Bir gün gelir hesabını sorarız
Buralarda durmayın.”
Kuvayı Milliye, İzmir’in işgali için karaya çıkan Yunan ordusu karşısında dayanamayıp “Sen başla, bir bitiren bulunur” diye silahını ateşleyen Hasan Tahsin’dir.
Onun için şair Orhan Asena diyordu ki:
“İzmir onbeş mayıs bindokuzyüzondokuz,
İskele önünde durdum,
Ben Hasan Tahsin, namı diğer Nevres,
Yanımdaki zata vakti sordum,
Saat dokuz.
Düşünüyordum.
Sonra bir patlama, sonra o kırık ses.
‘Sen başla, bitiren bulunur.’”
Kuvayı Milliye, Ayvalık’ı işgal etmek için karaya çıkan Yunan işgal güçlerine, yanındaki bir avuç askerle karşı çıkan Yarbay Ali Çetinkaya’dır. Şöyle diyordu Orhan Asena:
“Yunan ilerliyordu dağınık düzen,
babasının evinde dolaşır gibi.
Ayvalık’ta 172. Alay kumandanı
Kaymakam Ali Bey, ünlü adıyla Kel Ali
Kararını vermişti; kesin.
Düşman ateşle karşılanacaktı.
61. Tümen kumandanı Miralay Bekir Sami Bey’den çıkmıştı izin.
(...)
‘Bu hazırlık niçin?’
aldı apaçık cevabını
‘Yunan saldırısına karşı koymak için.’
- Almış mıydı üstlerinden böyle bir emir?
- Hayır.
- Padişaha mı karşı geliyordu?
- Hayır.
- O halde?
- Bir asker her şeyden, herkesten önce kendi vicdanından emir alır.”
Kuvayı Milliye, Ödemiş’te askeri depoyu basarak silahları halka dağıtan Yüzbaşı Tahir Fethi Bey’dir.
Ödemiş sınırına gelen Yunan ordusuna, Kaymakam Bekir Sami Bey’in çektiği telgraftır ki orada “Silah patlarsa eğer, göreceğiniz sonuç hiç de iyi olmayacaktır... Artık kalem değil silah konuşacaktır...” deniyordu:
Nitekim işgallerden sonra yurdun dört bir yerinde Hatay’da Karakese köyünde, Ayvalık’ta, Ödemiş’te yerel direnişler baş göstermişti.
Evet onun için Nâzım Hikmet şöyle diyordu:
“Evet yaralıydı, yorgundu, fakirdi millet, en azılı düvellerle dövüşüyordu fakat, dövüşüyordu, köle olmamak için iki kat, iki kat soyulmamak için.”
Kuvayı Milliye, Yunan işgal güçlerinin İzmir’e ayak basıp Batı Anadolu’da ilerlemesi karşısında, Kars’tan Edirne’ye kadar 1919 yılında Anadolu’nun çeşitli yerlerinde, Kars, Ardahan, Balıkesir, Nazilli, Alaşehir, Muğla, Edirne olmak üzere vatanın 30 yerinde toplanan Müdafaa-i Hukuk Kongreleridir.
Bunlar çoban ateşleriydi. Anadolu’nun ve Trakya’nın dört bir yanından bir bir yükselen yerel kongrelerdi. Ama bu çoban ateşleri, saman alevleri olmamalıydı. Bu çoban ateşleri birleştirilmeliydi, tüm vatanı kapsayan bir alev oluşturulmalıydı. İşte Kuvayı Milliye asıl buydu... Kuvayı Milliye, çoban ateşlerini birleştiren önderlikti, Kuvayı Milliye Mustafa Kemal’di.
İşte bu nedenle Fazıl Hüsnü Dağlarca diyor ki:
“Vatan sallanır sallanır hemşehrim gece yarısı,
Vatan ağrır.
Titrek toprak altındaki şey,
Şehadet şehadet, al al
Vatan bilinir ama anlaşılmaz
Buğda değil, su değil, ölmek
yaşamak değil Vatan en büyük sır.”
Kuvayı Milliye, Mustafa Kemal’in 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak basmasıdır. Ve hemen ardından, Mustafa Kemal’in Amasya’da yayımladığı ihtilal bildirisidir ki “Vatanın bütünlüğü ve bağımsızlığı tehlikededir. Vatanın bağımsızlığını, milletin azim ve kararı kurtaracaktır” diyordu.
Kuvayı Milliye, Erzurum........
© Cumhuriyet
visit website