Göz ucuyla KKTC
Magosalı Musa Salih, "Bizim işler Osmanlı bu adayı 1871'de İngiliz'e kiralamış. O zamandan bu yana hep kesat hep garışıktır be gardaşım. Ama biz alışığık. Yeter ki Rum'unan bizi iç içe gomayasınız."
Yanında kendisini bıyık altından gülerek dinleyen arkadaşı itiraz ediyor.
“Rum'unan iç içe değil, ama yan yana olur belki” diyor.
Musa Salih, bu defa sesini yükseltiyor:
“Etme be gardaş! O iş 'Rum ruleti'nden beter bir iş olur!”
Merakla “O ne?” diye soruyoruz.
Açıklıyorlar. Rum ruleti, Rus ruletinin aksine tek mermi ile değil, bir eksik mermili, dolu bir tabanca ile oynanırmış.
***
Kıbrıs ile maceramız 1571 yılında Sultan II. Selim'in adayı Venediklilerden almasıyla başlıyor. 1878'de Ruslara karşı Kars, Ardahan ve Batum'un İngilizlerle ortak savunulmasına karşılık İngilizlere kira verilmesine oradan da 1974 Barış Harekâtı'na ve bugünlere dek hâlâ da sürüyor.
Anadolu Türkleri, Kıbrıs'a ikircikli bir sevgiyle yani "Ne candan seversin ne vazgeçersin" ritmiyle bağlı.
Osmanlılar uzun yıllar burasını, sıcağı dolayısıyla olmalı, Arabistan'ın Fizan'ı gibi bir sürgün yeri olarak gördüler ve kullandılar. (Namık Kemal'i 1873'te kale içinde üç yıl bir zindana hapsetmeleri bundan.)
Darda kalınca İngilizlere 1878 yılında kiraya vermeleri ise Kıbrıs'ı, belki de Batum kadar vatan saymadıklarındandı. Ama Batum'un gitmesi, Türklere Kıbrıs'ı tutma gereğini öğretti. Çünkü Kıbrıs vatandı.
"Üzerinde dört yüz küsur yıl yaşadığı bir topraktan vazgeçebilenler, günü gelince beş yüzyıl, altı yüzyıl yaşadıkları başka topraklardan........© Cumhuriyet
visit website