Ahmet Say anısına ödül töreni
Ahmet Say ülkemizin tam aydınlarındandı. Eğer bizim gibi bir memlekette aydınlanma sorumluluğunu taşıyorsanız bedel ödemeye razı olursunuz. Aydınların önünü kesmeye, onu kıstırmaya, gerektiğinde yok etmeye dayanan hunharlık, daha geri olan coğrafyalarda yas¸anmaz. Çünkü onların aydınları yok denecek kadar azdır ve genellikle ülkelerini terk etme yolunu tutmus¸lardır. Bizde ise aydın düs¸manlıgˆı siyasal bir gelenek halini almıştır. Nedeni açıktır: Yurdu kurtaran aydınlarımız olmus¸tur, batıran ise siyasetçilerimiz. Kamplas¸manın kökeninde bu gerçeklik yatar. Ahmet Say William Blake’in “Neşelenmek için doğmuş bir kuş/ nasıl şakısın kafes içinde” dizelerinin ayrımında sorumlu bir aydın/ sanatçı olarak bu gelenekten nasibini almış, başına onca çorap örülmüş, yargılanmış, sürgünü tatmıştı. Ama her zulümden bir iyilik çıkarmayı başarmıştı. Bingöl’den teybe kaydettiği müzikal derlemelerle, en önemlisi de “Güneşin Savrulduğu Yerden - Bingöl Hikâyeleri”yle çıkması direncinin en önemli kanıtıdır.
***
80’lerin karanlık ikliminde başkentte bir çocuk olarak babam Behçet Aysan’ın en yakın arkadaşı/ ağabeyi Ahmet Say’ı ABC Kitabevi’nin önünde taba rengi pardesüsü ve güleç yüzüyle hatırlıyorum. Yıllar sonra görüyorum ki Ahmet Amca “Türkiye Yazıları” dergisinde Cemal Süreya, Vecihi Timuroğlu, Demir Özlü ve edebiyatımızın köşetaşı isimleriyle çıktığı yolculuğa bu defa kitabevini bir merkeze dönüştürerek çıkmak istemişti. Yenilikçi, dönüşümcü, dahası devrimci bir ruha sahip olduğundan “ilk olmak” niyetiyle........
© Cumhuriyet Spor
visit website