menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Alain Delon’u kadınlar mı daha çok severdi yoksa erkekler mi

77 0
20.08.2024

Pazar günü Alain Delon’un öldüğünü öğrendiğim an, onunla ilgili aklıma gelen ilk cümleyle Instagram’da şu paylaşımı yaptım:

'Tanrının yarattığı en güzel erkek öldü'

Gelen yorumların pek çoğu olumluydu.

Her zamanki birkaç 'Memleketin bunca sorunu varken sen nelerle uğraşıyorsun?' banalliği dışında biri dikkatimi çekti.

'Yine abartmışsın' diyordu.

Oysa bu benim düşüncem ve aklıma gelen ilk hissiyatımdı bu cümle…

Hiç de saklamadığım ve kendimde çok beğendiğim bir yanımı anlatıyordu.

Evet, duygularımı ancak abartarak anlatabiliyorum.

Ama abartı aynı zamanda güçlü bir hissin en samimi ifadesidir.

Benim Alain Delon'la ilgili 'obituary'm de ancak böyle bir cümleyle başlayabilirdi.

20 Temmuz 1970 günü Paris’i ve Avrupa’ya ilk ayak bastığımda 23 yaşında bir Türk genciydim.

İlk defa yurt dışına çıkıyordum ve bildiğim tek yabancı dil, İzmir Namık Kemal Lisesi’ndeki sevgili öğretmenim Şükran Hanım’dan öğrendiğim İngilizceydi.

Bize ne kadar sağlam bir dil temeli verdiğini orada anlamıştım.

Şanslı yıldızın altında doğmuş bir çocuğum.

Paris’e ayak bastığım gün benim için sinema efsanesi olan iki insanla sokakta karşılaşmıştım.

Birincisi Jean-Claude Brialy’di…

Fransız sinemasının Rock Hudson’ı da diyebilirsiniz.

Ama asıl şok ikincisiydi…

Tam hatırlamıyorum ama ama Montmartre civarında bir yerde Alain Delon’u görmüştüm.

Onunla ilgili düşüncelerim ilk defa o karşılaşmada şekillenmeye başladı.

Ve ilk kritik soru:

Alain Delon’u kadınlar mı daha çok sever erkekler mi?

Benim bu soruya cevabım hep şu oldu:

Alain Delon’u erkekler kadınlardan daha çok seviyor…

Çok iddialı ve asıl önemlisi birçok erkeği çok rahatsız edecek bir soru.

Olsun yine de soralım.

Bizimki gibi, kendini maço sanan bir ülkede erkekleri rahatsız etmek fevkalade faydalı bir vatan vazifesidir.

Öyleyse şahsi Alain Delon obutarime'a tam bu noktadan başlayalım.

Benim için sinemanın Boticelli’si sayılan Luchino Visconti, Alain Delon’u ilk gördüğün an şöyle haykırmış:

'İşte bu..'

Sinema tarihine geçmiş bir cümledir bu.

'Venedik’te Ölüm've 'Il Gattopardo' gibi, mekan ve insan estetiğinin şaheseri sayılacak Rönesans tablosundan fırlamış iki başeseri yapan Visconti’nin gördüğü ilk şey bir 'yüz’dü...

Sadece bir insan yüzü…

Bu ilk haykırıştan dün öldüğü güne kadar yeryüzünde bir çok insanın kafasındaki asıl imaj hep buydu.

Bir yüz…

Yıl 1960'dı ve 'İşte o' diye haykıran yönetmen Visconti, erkek güzelliğine hayran bir geydi…

Hayatının en büyük aşkı olacak olan Helmut Berger'le tanışmasına daha 4 yıl vardı.

Bunu bir kenara not edelim.

Ancak onun filmografisine baktığımızda açıkça görüyoruz ki

O sadece bir yüzden ibaret değil…

Alain Fabian Maurice Marcel Delon 8 Kasım 1935 günü Fransa’nın Sceaux kasabasında doğdu.

Geliri iyi bir ailenin çocuğuydu ama annesi ile babası ayrılınca küçük yaşta bakıcı ailenin yanından büyüdü.

Hayat ona serseriliğe çok yakın bir güzergah planlamıştı denilebilir.

Ama biraz tesadüfler biraz daha çok kendi arzuları…

Hiç şüphesiz en çok yüzü onu yıldızlar aleminin en güzel galaksisine götürdü.

Yirminci yaş gününü Saygon'da cezaevinin bir hücresinde kutlamıştı.

Bir de ona yardımcı olan insanlar.

En başında onu elinden tutacak üç insan vardı.

İki erkek ve biri kadın…

Onu 'Güzel bir erkek' olarak seven yaşça büyük bir kadın.

Ve onu güzel bir erkek olarak seven iki erkek.

Sinema kariyeri Paris'in Saint Germain des Pres bölgesinde başladı.

Yani Albert Camus'nün 'Yabancı' romanının tamamladığı, Sartre ve Beavoir'in kafelerinde oturduğu, egzistansiyalizmin kült semtinde.

Orada Fransız sinemasının o dönemdeki en ünlü kadınlarından biri ile tanıştı.

Brigitte Auber'le…

O günlerde Alfred Hitchcock'la 'Hırsızlar Kralı' (To Catch A Thief) filmini tamamlamıştı.

Tabii ki ondan yaşlı ve güzel erkeklerden hoşlanan bir kadın.

Bir anlamda onun 'metresi' veya jigolosu olarak birlikte yaşamaya başladı.

Cannes Festivali'ne giderken kırmızı halıda yanında o güzel çocuğun olmasını istemişti.

Ama o Cannes Alain Delon'un hayatında çok önemli yeri olacak ilk erkekle tanışmasına yol açmıştı.

Jean Claude Brialy ile…

Tesadüfe bakın ki, Paris’e ilk adımımı attığım gün o kader beni de Alain Delon ve onu sinemaya götüren yolu açan Jean Claude Brialy ile karşılaştırmıştı.

Alain Delon’a Fransız sinemasının yollarını açan ilk erkek Jean Claude Brialy olacaktı..

Yazının başında demiştim ya…

Fransa’nın Rock Hudson’ı…

Yani yakışıklı erkek rollerinin gey oyuncusu.

Artık vardiya genç erkek meraklısı........

© Bizim TV


Get it on Google Play