Kışa Dönmeden Yazımız: Van Meselesi
31 Mart seçiminin sonuçları, muhalefet lehine önemli kazanımlar doğurdu. Seçmen davranışlarındaki değişiklik, özellikle iç kesimler, dini bağlantıları, cemaat ve tarikat ilişkileri yüksek Adıyaman gibi illerde “CHP’ye eli gitmeme” eşiğinin aşıldığı, CHP’nin ilk kez bir seçimde AKP’nin önüne geçtiğini, Cumhuriyet tarihi boyunca asla alamadığı il ve ilçeleri aldığını gördüğümüz siyasal bir şaşkınlık hali söz konusu. Ancak bu şaşkınlığın, Türkiye siyasetine nüfuz etmiş güvenlikçi politikalar ve yapısal hale gelmiş antidemokratik strateji ve oyunlar söz konusu olduğunda tanıdık bildik olduğu bir yer var. 31 Mart sonrasının Van Belediyesi, bundan sonraki yerel politikaların ve belediye seçimlerinin nasıl şekilleneceği hususunda bir turnusol kağıdı işlevi görüyor.
Van Belediyesi’ne kayyım atanmasına kadar gidebilecek bir sürecin yapıtaşları örülmek üzere. Ali Duran Topuz bunun siyasal risklerine değindiği yazısında şöyle söylüyor:
“Başa dönelim: Bu provokatif hukuksuz girişime ses çıkarma seçme-seçilme hakkını ciddiye alan herkesin görevi, en başta da ana muhalefet partisinin. Seçim gecesi “Kürt demokratlara teşekkür” etmekle demokrasi gelmez, “Kürt olmayan demokrat”lar olarak Kürt demokratlarla dayanışmayı ve seçmenin hakkını, iradesini sahiplenmek gerek. Unutulmamalı ki “askerileştirilmiş ekonomi politik” yol, militaristleşme sadece Kürtlerin taleplerine karşı bir mekanizma değil, yayılan ve derinleşen yokluğu ve yoksulluğu disiplin altında tutmak için de geliştirilmiş bir mekanizma. CHP’nin son yıllarını, özellikle 2015-2023 arası dönemini belirleyen “terör kompleksi” yine çalışacaksa, yani aman bölücülere yakın görünmeyelim kaygısı öne çıkacaksa, iktidar istediğine kolayca ulaşır. Böylece 31 Mart seçimiyle başlayan bahar havası, militarize siyasi ve hukuki aklın saldırılarıyla erkenden kışa döner.”
Gerçekten de 31 Mart’tan sonraki ilk çağrısında siyasal iktidar, özeleştiri vereceğini söylese de bu özeleştirinin bir mekanizma ya da yüzleşme olmadığını biliyoruz. Çünkü siyasal iktidar için özeleştiri, ancak fark manipüle edilemeyecek kadar açık ara ya da kanun dolanılamayacak kadar kapalı olduğunda gündeme geliyor. Halbuki kanunu dolanabilecek bir yol bulunduğunda, bu yolun siyasal stratejilerinden imtina edilmeyen bir tarafgirlik, merkezden yerele tüm siyaseti kuşatmış bir fırsatçılık formuyla harekete geçiyor.
Tüm ilçe belediyeleriyle beraber Van Büyükşehir Belediyesi, V’ya varan bir oy oranıyla Dem Parti’ye geçti. Geçti diyorum çünkü 2019 yerel seçimlerinde seçilmiş belediye başkanı sadece 4 ay görevde kaldı ve yerine Van Valisi kayyım olarak atandı. Bu yerel seçimlerde ise Abdullah Zeydan belediye başkanı olarak seçildi. Ancak seçimlerden hemen önce 29 Mart Cuma günü mesai bitimine 5 dakika kala Adalet Bakanlığı tarafından yapıldığını öğrendiğimiz bir itirazla Zeydan’ın YSK tarafından kabul edilen seçilme yeterliliği, memnu hakların iadesi kararının kaldırılmasıyla tartışmaya açılmış oldu. Üstelik bu yazının yazıldığı dakikalarda, AKP mazbatanın 2. sırada olan ve seçilen belediye başkanının yarısı kadar oy alabilmiş kendi adaylarına verilmesi için başvurdu. YSK bu başvuruyu kabul etti ve mazbatayı 2. sıradaki adaya verdi. Bu hukuk dilini siyasete........
© Birikim
visit website