menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Füruzan: Sanki Göğsünde Bir Yara Açılmış Da

8 1
17.02.2024

Edebiyatın, hayattan bir tür olaysız dağılamama hali olduğu söylenebilir. Çünkü edebiyat, dünyanın türlü biçimlerinden, şekillerinden, duyguların esrikliğinden, kararsızlığından, kanat çırpınışına rağmen yükselememesinden yani bütünüyle düş kırıklıklarından yeni bir düş yapmanın, bir düş yaratmanın biçimidir. Elinizdeki kırık dökük parçalardan kendinizce bir bütün elde etmeye çalışırsınız bu sayede. Eğer elinizdeki şey tam ve bütün ise, bu sefer de onu parçalara ayırarak yaparsınız bunu. Yani kırıklardan düş, düşlerden kırıklar yaratabilmenin büyüsüne kapılırsınız. Kendinize dünya kurmakla eşdeğer bir şeydir bu, parçalayarak ya da birleştirerek ama muhakkak sizin parmak izinizi taşıyan bir şeyler.

Füruzan’ın edebiyatımızda bir “olay” olduğunun söylenişi, bana hep bunu hatırlatır. Zeynep Oral’ın, Füruzan 1972 Sait Faik Armağanı’nı kazanınca onunla yaptığı Milliyet söyleşisini görmüş müydünüz? Şöyle yazıyor: “İlkokul mezunu, yarışmaya ilk kez katılmış, yarışmayı kazanan ilk kadın yazar, ilk eseriyle bu yarışmayı kazanmayı başaran ilk sanatçı.” Sahiden bir olay değil de, ne?

Kaynak: Zeynep Oral[1]

Füruzan’ın edebiyatımızda bir olay kadar, olaysız dağılamama hali olduğunu bu yüzden düşünüyorum sanırım. Çünkü bütün o kadınlık biçimlerinin, yetimlik hallerinin, pireli takunyalı çocukların, kuşatılmış duyguların, akim sevgililerin sadece kendinde bir olay olmadığını hatırlatıyor Füruzan. Bütün bunları orada öylece bırakıp hiçbir şey olmamış gibi dağılamayacağımızı anlatıyor, her şey bu kadar hedef tahtasındayken kimsenin olaysız dağılabilme sükunu olmayacağıyla ilgili bir şeyler var burada.

Ama en çok, küçücük kalmış, kimsenin görmediğini zannettiğimiz duyguları, en ufak taneciğinin dahi okunaklı olmadığından emin olduğumuz, kendimize sakladığımızdan hiçbir şüphemiz olmayan mini minnacık duyguları, zayıflıkları kendisinin nasıl okuyabildiğini, onların nasıl farkında olduğunu anlatıyor. Sizin tüm okunaksız küçük hecelerinizi bir araya getirip nasıl da sizden okunaklı bir cümle yaratabildiğine şaşıyorsunuz. Kendinizin bu kadar okunabilir ve görülebilir olmadığınızı düşündüğünüz bir iklimde, sizi pirelerinize kadar gören biri var karşınızda çünkü. Füruzan, bir mikroskop diyebilir miyiz bu durumda? Farkında olma hali taşıran bir mercek? Çünkü işitilmesi mümkün olmayanı duyuyor, gözle görülemeyecek denli küçülmüş zerrelerinizi önünüze getiriyor sizin.

“Öyle duyulacak bir ağlama değildi. Kıpırtısızdı........

© Birikim


Get it on Google Play