Daha yeni başlıyoruz
Şunu kabul edelim. 1 Nisan sabahı hepimiz bambaşka ve (itiraf etmeliyiz ki) çok güzel duygularla uyandık. Halkın üzerine dökülü olduğuna güçlü biçimde inandığımız yüz milyonlarca metreküp hacmindeki “ölü toprağı”nın, ciddi bir sarsıntı ile yerinden oynadığını, o toprak yığınında muazzam büyüklükte çatlaklar oluştuğunu ve içinden çıkan sıkılı yumrukların temiz hava ile buluşmak üzere kımıldadığını gördük.
12 gündür, insanlar biraz da bayramın da olumlu katkısıyla birbirlerine “İyi oldu ama değil mi? Yahu biraz nefes aldık en azından değil mi? Eh, haydi hayırlısı...” diye muhabbetle yaklaşır oldu.
31 Mart gününe gelinen süreçteki, “Yok abi. Hiç umudum yok. Bu emekliler bile onca şeye rağmen, gider yine bunlara verir oyunu. Her seçimde öyle olmuyor mu?” havası, umut verici biçimde hızla dağılmış görülüyor.
***
Seçimin matematiksel analizi, “Kim kime verdi? Kim kimden ne kadar oy aldı? Oylar nerede kimden kime kaydı? Sandığa gitmeyen yüzde 22’nin sandığa girmeyen oyu bu sonuçlarda ne kadar etkiliydi? CHP’nin makûs talihini yenmiş olması ve birinci parti çıkması ülke kaderini ne kadar etkiler?” sorularının yanıtını arama faaliyeti daha çok süre devam eder. Ama bu yukarıda saydıklarımızı yaparken, her kesimden demokrasiye inancını yitirmemiş geniş kitleler olarak şunu unutmamamız, daha doğrusu öncelikli görevimizin ne olduğunu hatırlayarak bir saniye bile yitirmememiz gereği ortada.
Bir muharebeden, hem de çok kritik bir muharebeden görkemli bir başarıyla çıktığımız doğrudur. Baksanıza, Perinçek Abi bile “Surda gedik açtık. 2 muhtarlık kazandık” diye kendine pay çıkarıyor. Çıkarsın tabii, hakkıdır. O da sevinsin, bayram bayram...
Ama işin şakaya gelir yanı yok. Bu muharebenin sevincini ve kutlamasını abartır, asıl büyük savaştan........
© Birgün
visit website