menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Yüzleşme olmadan değişim olmaz

16 5
14.07.2024

Önce Britanya, ardından Fransa’da ve İran’da gerçekleşen seçimlerin statükonun yenilgisiyle sonuçlanmasından çıkarılacak dersler var. Britanya’da 14 yıllık Muhafazakâr iktidarın yerini İşçi Partisi’ne bırakması bekleniyordu. Ama bu kadar fark beklenmiyordu. Elbette, eski İşçi Partisi’nden çok farklı bir parti vardı, ‘Tory’lerin karşısında; vahşi kapitalizmden uygar kapitalizme geçiş olarak adlandırılabilirdi bu değişim, ama uygulayacakları sosyal politikalarla toplumsal adaletsizliği bir ölçüde de olsa dengeleme şansı vardı. Bu seçim zaferini yalnızca ekonomik verilere, giderek yoksullaşan orta sınıfın tepkisine bağlamak yanıltıcı olur. Sosyalisti, sosyal demokratı, İskoç milliyetçisi yan yana durmayı becerebildiği için kazanıldı bu zafer. Tıpkı, Fransa’da olduğu gibi...

Avrupa Parlamentosu seçimlerinde solun yaşadığı hezimet, solun aklını başına toplamasına neden oldu. Ardından Fransa seçimlerinin ilk turunda aşırı sağın (UB) birinci sıraya yükselmesi bardağı taşıran damla oldu. Sosyalist Parti, Komünist Parti ve Liberal Demokratlar her seçim bölgesinde en şanslı aday lehine seçimden çekilince sol beklenmedik bir zafer kazandı. 20. yüzyılın ilk yarısında ‘Halk Cephesi’ şemsiyesi altında toplanmayı başaran sol, bu seçimde ‘Yeni Halk Cephesi’ adı ile bir ittifak kurmayı başardı. Tarihten ders almanın sonucuydu bu zafer. Bir koalisyonda bir araya gelecek partilerin ülkeyi faşizmin pençesine düşmekten kurtarmakla yetinmeyip, kamucu politikalara yönelmesi bekleniyor. Bugün, Fransız Devrimi'nin 235. yıldönümü. Bu umudu dile getirmenin tam zamanı…

İran’da da benzer bir zafer kazanıldı. Elbette rejimin niteliğini değiştirmeye gücü yetmeyecek seçimi kazanan reformist lider Mesud Pezeşkiyan‘ın. Cumhurbaşkanının da üstünde yetkilere sahip dini lider Ali Hamaney‘in reformlara ne ölçüde izin vereceğini bilemiyoruz. Ama görece bir rahatlama yaşanacağını tahmin edebiliriz. İfade özgürlüğünü bir tehdit olarak gören muhafazakârlara karşı yıllardır mücadele veren kadınların, aydınların, sanatçıların, solcu ve demokrat oluşumların bu gelişmede önemli bir payı olduğu inkâr edilebilir mi?

Ülkemiz aydınlarının ve siyasi partilerimizin dünyadaki bu gelişmelerden etkilenmemesi düşünülemezdi. Kısa süreli koalisyon dönemlerini dışında, yetmiş dört yıl boyunca Türkiye’yi yöneten sağ iktidarlar, kapitalist gelişme adına ülkenin tüm kaynaklarını yabancılara pazarlar, her mahallede yandaş milyarderler yaratırken, toplumun çok büyük bir oranı yoksulluk sınırının altına itildi. Sağ iktidarlar bu vahşi politikayı uygularken, insan haklarını ayaklar altına almaktan, her türlü muhalif düşünceyi bastırmaktan geri durmadılar.

Son yerel seçimlerde CHP’nin kazandığı başarı, nicedir yılgınlık ve umutsuzluğa teslim olan halkımızda bir kıpırdanmanın, uyanışın varlığını gösterdi. Bu başarıda partinin sağ seçmene yönelmesinin etkili olduğu........

© Birgün


Get it on Google Play