Yüreğimize dokunan filmler
“Filmler yüreğimize dokunur, görüşümüzü keskinleştirir ve dünyaya bakışımızı değiştirir. Bizi başka yerlere götürür. Kapıları ve zihinleri açar. Filmler, yaşamımızın anılarıdır. Onları canlı tutmamız gerek” diyordu büyük yönetmen Martin Scorsese. Ne kadar doğru bir saptama… İlk anılarımın, Zonguldak’daki evimizin bir bahçe sinemasına bakan balkonundan izlediğim filmler olduğunu anımsattı bana. O günlerde etkisi altına girmiş olmalıyım sinema perisinin. Zaten hiç bırakmadı ki yakamı. Ankara’daki lise ve üniversite yıllarımda dünya görüşümü belirleyen temel ögeler sinema ve tiyatro oldu desem abartmış olur muyum acaba?
Ankara’daki Sinematek serüveni, ardından Onat Kutlar tarafından İstanbul’a davet edilmem ve Türk Sinemateki’nin yönetmenliğini üstlenmem… Sinema perisi hep yanı başımda. Sonra, İKSV yılları… 1982 yılında Konak Sinemasındaki Film Haftasıyla başlayan serüven Sinema Günleri’ne, ardından Uluslararası İstanbul Film Festivali’ne evrildi. Sinematek’teki arkadaşlarımla birlikteydik o serüvende de. Yeşilçam bize kuşkuyla bakıyor, hatta Türk sineması düşmanlığıyla suçluyordu. Oysa, sinema perimizin gösterdiği yoldan ilerleyen genç yönetmenler ülkemizin ‘Yeni Sinema’sını yarattılar. Dünya Türkiye’de bir sinema olduğunun farkına vardı. Gerçek bir sinefil kuşağı yaratıldı, Sinematek’ten Film Festivali’ne uzanan süreç içinde. Etkisi, İstanbul’un sınırlarını aştı, ülkemizin dört bir yanına ulaştı.
43. İstanbul Film Festivali
Sinema Günleri’nden Film Festivali’ne uzanan süreçte her yıl yaklaşık 150 film gösteriyorduk. Seyircimiz hep şikâyet ederdi, nasıl seçim yapacağız bu kadar film arasında diye. Zamanla alışıldı. Bu yıl da 132 uzun metraj, 12 kısa film var programda. Çok filme alışıldı dediysem, gene de bazı tavsiyelerin yararı olduğuna inanırım. İzlemiş olduğum filmler arasından 20 filmlik bir seçki sunmak niyetimdeyim bu yüzden. 10 günde 20 film yeter herhalde! Hele şu pahalılıkta… İzlemediğim ama merak ettiğim birkaç filme de değiniriz yerimiz kalırsa.
İstanbul Uluslararası Film Festivali’nin Ulusal Yarışması’ndaki filmlere yer vermeyeceğim bu seçkide. Çünkü filmlerin bir kısmını henüz izlemedim. Çok merak ettiğim filmler var aralarında. Festivalin, Uluslararası Yarışma, Galalar, Dünya Festivallerinden, Cinemania, Musikişinas, Macar Rapsodisi, Belgesel Kuşağı bölümlerindeki iyi filmlerin sayısı, Heyula (ne demekse!), Genç Ustalar, Mayınlı Bölge, Çiçek İstemez, Nerdesin Aşkım? bölümlerindeki filmlere oranla epeyce fazla. Evet, keşif iyidir; ama birkaç zayıf film seyirciyi festivalden soğutabilir. Bu yüzden ustaların filmlerini izlememiş olan genç kuşaklara öncelikle onları izlemelerini önereceğim.
İstanbul Film Festivali, dünya sinemasındaki trend doğrultusunda toplumsal-siyasal temalara daha az yer veriyor eski........
© Birgün
visit website