Nasıl bir gelecek?
Dünyamız zor dönemlerden geçiyor. Kapitalizm her mahallede bir milyoner yaratma vaatleriyle kitleleri uyutamıyor artık. Emperyalist savaşlar ve bunların ürünü olan göçler dur durak bilmiyor. Pek çok ülkede ayrımcılığı ilke edinen sağ-otoriter iktidarlar yönetimde. Ülkemiz de bu sorunları en şiddetli biçimde yaşıyor. Adalet mekanizmasının siyasetin emrine girdiği, suçsuz insanların zindanda rehin tutulduğu, ifade özgürlüğü kavramının çoktan unutulduğu, tüm varlıkların yabancılara satıldığı, eğitim sisteminin çürüdüğü, adım adım Ortaçağ karanlığına doğru yol alan bir ülkede gençlerin yüzde 25’i işsiz ve açlık sınırı 17 bin lirayı geçmişken gençler nasıl bir gelecek hayal etsin? Kaçış arzusu ile yaşayan, siyaset kurumuna güvenini büyük ölçüde yitirmiş bir gençlikten 19 Mayıs’ı coşkuyla kutlaması beklenebilir mi?
Bu durumu yalnızca ekonomik sorunlara bağlayarak, umudu bilimsel gelişmelerde ve teknolojide ararsak yanılırız gibime geliyor. Hastaya doğru teşhis koyabilmek için, doğru bir analiz yapmak gerekiyor. Gençliğin bugünkü durumundan şikayetçi olanlar, onları nasıl yetiştirdiğimizi unutmuşa benziyor. Ezberci, şoven bir eğitim politikasıyla yetişen bir çocuğun yaratıcılığını geliştirmesi mümkün mü? Bağımsızlık, özgürlük, insan hakları, eşitlik, adalet, dayanışma gibi kavramları özümsememiş, özümsetemeyen bir eğitim politikasının bırakın iyi yurttaş, iyi insan yetiştirmesi beklenebilir mi?
Bir yanda şovenizmin, öte yanda emperyalist kültürün kıskacında büyüyen gençlerin uyuşturucu batağına saplanması şaşırtıcı değil. Son yıllarda din ağırlıklı bir çizgiye yönelen eğitim politikası, bu gidişi tersine çevirmek bir yana, daha tutucu, daha itaatkar nesiller yetiştirmeyi hedefliyor. Buna karşı çıkanların, panzehiri yalnızca bilimde aramalarını yetersiz bir değerlendirme olarak görüyorum. Sanatsız bir eğitim politikasının bir ayağı eksik kalacaktır. Yapay zekanın sakat zekanın yerini alması insanlığa daha iyi bir gelecek sunmayacak. Düşünme yeteneğini tümden yitirmiş, yazılım programlarından, algoritmalardan başka bir değer tanımayan bir gençlik yetişecek. Buna bir de din sosunu eklerseniz tadından yenmez; otoriter yönetimlerin umudu böyle bir gençlik olsa gerek.
GENÇLERİN İDOLLERİ
Tek adam zihniyetinin egemen olduğu bir toplumda, kendi kişisel çıkarından başka bir şey düşünemeyen bireyler yetişir ancak. Toplumsal değerlerin göz ardı edildiği bu ortamda modeller olsa olsa çok para kazanan şarkıcı ve sporcular olabilir. Hangi değerlerimizi anımsıyoruz ve gençlerimize anımsatıyoruz? Yalnızca Mayıs ayından örnek verelim. Geride bıraktığımız günlerde doğum ya da ölüm yıldönümleri olan isimlere bir göz atalım. Yunus Emre, Atıf Yılmaz, Haldun Taner, Altan Erbulak, Zeki Alasya, Erdal Öz, Elif Naci, Leyla Gencer, Sait Faik, Selahattin Hilav, Leyla........
© Birgün
visit website