menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

‘Öteki’lerin dünyası

22 1
04.02.2024

Toplumsal yaşamın temel sorunlarından birine değineceğiz bugün. Kendimizi ne kadar demokrat olarak tanımlasak da, toplumsal ortamın dayattığı koşullanmalardan ne kadar kurtulabiliyoruz acaba? Bu soruya dürüst bir yanıt verebilmek için ön koşul, bilgilenmek olmalı. Eski dünyada insan topluluklarının daha homojen olduğu varsayılabilir, ama doğal felaketler ve savaşlar sonucu büyük göçlerle insan topluluklarının birbirine karışmaya başladığı, ulaşım olanaklarının gelişmesiyle bu sürecin daha da hızlandığı bir gerçek. Günümüz dünyasında çok farklı etnik kimliklerle yan yana, iç içe yaşıyoruz.

Kendine benzemeyen insanlara karşı tahammülsüzlüğün yarattığı sayısız felakete tanık oldu dünyamız. Farklı görünümlere, inançlara ve alışkanlıklara sahip canlıları yok ederek, onların mal varlıklarına el koyan sömürgecilerin ve kadınlara, farklı etnik, dini ya da siyasi kimliklere yönelik ‘cadı avları’ gerçekleştiren ırkçıların gerçekleştirdiği nice felaket… Ülkemiz tarihi de bu felaketlerden nasibini aldı. Ermenilere, Alevilere ve Kürtlere yönelik katliamlar, ayrımcılık ve ötekileştirmenin tipik örnekleri olan ‘tehcir’, ‘Varlık Vergisi’ gibi uygulamalar yaşandı; insanların ana dilinde eğitim görmesi yasaklandı.

Hoşgörü mü dediniz?

Bunlardan söz edildiğinde, hiç kuşkusuz ayıplıyoruz, kendimizi ‘demokrat’ ve ‘hoşgörülü’ olarak tanımlama ihtiyacı duyuyoruz. ‘Hoş gören’ ve ‘hoş görülen’ gibi hiyerarşik bir ayrım içeren ‘hoşgörü’ (tolerans) kavramının yanlışlığına not düşerek, soruyu yalınlaştıralım: söylemek kolay da, gerçekten demokrat mıyız, yoksa benliğimizin bir köşesinde çöreklenen önyargılara, korkulara her an teslim olma tehlikesi ile mi yaşıyoruz? Hadi ülkemizden değil, başka yerlerden örnekleyelim… Nasıl oldu da, bir arada yaşayan Sırp ve Hırvatlar Boşnak komşularını gözlerini kırpmadan katledebildiler? Faşist politikacıların kışkırtmalarına bu kadar kolay kapılmalarının ardında yatan gerçek insan denen hayvanın vahşi doğası mı, yoksa bilgi ve bilinç eksikliği mi?

İlk olasılığın yanlışlığını gözlemlemek için çevremize (ya da internete) bakmak yeterli. Farklı türlerden hayvanların birbirleri ile nasıl dost olabildiklerini görebiliriz. Farklı türden hayvanlara ‘soykırım’ uygulamış bir hayvan türü tanıyor musunuz? Öyle ise, sorun toplumsal kuralları ve değerleri belirleyenlerden kaynaklanıyor. Tekçi anlayışların egemen olduğu ülkelerde farklı diller, dinler ve de farklı cinsel kimlikler tehdit altında yaşıyor. Egemenler eğitim ve kültür politikalarıyla bu tekçi anlayışı pompalarken, bağımsız kurumlara önemli bir sorumluluk düşüyor. Bir arada yaşama bilincini yaygınlaştırma görevi. Ülkemizde insan hakları dernek........

© Birgün


Get it on Google Play