Ryan O’Neal’ın ardından: O, Love Story’nin prensinden fazlası
Kariyerinin zirvesine ‘60-’70’li yıllarda ulaşmış, adları artık klasikleştiği için bugün bile her kuşaktan izleyicinin tanıdığı bir grup sinema oyuncusu var; Marlon Brando, Steve McQueen, Elizabeth Taylor, Sophia Loren, Paul Newman, Dustin Hoffman, Robert Redford gibi isimlerden oluşan bu listenin en az bilinenlerinden biri, Ryan O’Neal olsa gerek.
Bunun temel nedeni, eleştirmenler ve sinema tarihçilerinin O’Neal’ı, kendisinden sonra yapılacak tüm ‘zengin oğlan-fakir kız’ melodramlarını belirleyecek Love Story/Aşk Hikayesi’ndeki (1970) karakterine hapsederek anmış olmalarıdır sanırım. Oysa Ryan O’Neal’ın sevimli suratının ötesinde, mimiklerle ve ‘mimiksizlik’lerle oyunculuğunu sergilediği çok daha önemli filmleri var.
O’Neal’ın mimikleriyle oynamasına en iyi örnek, 1973 tarihli Paper Moon’dur (galiba Türkiye’de Ay Beyazdır adıyla gösterilmiş). Film, sadece birkaç kişinin katıldığı bir cenaze töreniyle başlar. 10 yıldır görüşmediği eski sevgilisi Essie Mae’in öldüğünü duyan Moses Pray, arabasının egzos patlamaları eşliğinde mezarlığa giriş yapar. Essie’nin dokuz yaşındaki kızı Addie ve Moses (büyük olasılıkla çocuğun kimliği belirsiz babasıdır) böyle karşılaşır.
Törendeki rahip ve iki kadın, Moses’ı çocuğu başka bir eyaletteki teyzesinin evine götürmesi için ikna ederler. Böylece Moses ve Addie, 1930ların ekonomik buhranla kavrulan Amerikan topraklarında komik ve hüzünlü bir yolculuğa başlar.
Moses, gazetelerdeki ölüm ilanlarını tarayıp gözüne kestirdiği dul........
© Birgün
visit website