Mayıs 2023’te ekonomi iyi miydi?
31 Mart 2024 Yerel Seçimleri’nin “sürpriz” sonuçları değerlendirilirken öne çıkan argümanların başında ekonomi geliyor. Süleyman Demirel’e verilen referansla “Boş tencerenin yıkamayacağı hükümet yoktur” önermesi son 4-5 gündür en çok zikredilen ifadelerden biri oldu. Buna karşın, ekonominin seçim sonuçlarında etkili olduğu tezine eleştiri olarak “ekonomi etkili olduysa aynı sonuç neden Mayıs 2023’te yaşanmadı” argümanı da sunuluyor. Mayıs 2023 Seçimleri’ndeki başarısızlıkta pek çok neden sıralanabilse de ekonomik koşulların her iki seçimde birbirine benzer olduğu tezi sorgulamaya değer. Yazıda savunacağımız önermeyi tek cümleyle ifade ederek başlayalım. “Halkın ekonomik koşulları Mayıs 2023’te çok daha iyiydi”.
Hemen bir düzeltme, “ekonomi iyiydi” değil, “halkın ekonomik koşulları iyiydi” ifadeleri arasında fark olduğunu vurgulamak gerekir. Yani ekonomik göstergeler Mayıs 2023’te bir ödemeler dengesi krizini haber veriyordu. Merkez Bankası net rezervleri 21 yıl sonra eksiye düşmüştü. Dolar kurunu baskılamak artık imkansız hale gelmişti. Ezcümle, ekonomiyi takip eden hiç kimse Mayıs 2023’te gidişatın iyi olduğunu düşünemezdi. Fakat soru; “Halkımızın ne kadarı bu verilere hakimdi?”.
Halk kesimlerinin ekonomiye ilişkin algısı ekonomi haberlerini okuyarak ve yorumlayarak değil, bizzat gündelik hayat pratiklerinden süzülerek oluşuyor. Eğer halkımız, ekonomi haberlerini ve yorumlarını yakından takip etseydi ve politik kararlarını bu bilgiler ışığında alsaydı, Mayıs 2023’te, gidişatın hiç de iyi olmadığını görür, Erdoğan’a oy verdikten sonra şaşkınlık yaşamazdı. Halbuki Erdoğancı halk kesimlerinin Mayıs 2023’ten sonra başına gelen kelimenin gerçek anlamıyla bir hayal kırıklığıydı. Çünkü 2023’ün ilk 5 ayında yaratılan pembe tablo nedeniyle, Erdoğancılar ekonomiye ilişkin iyimser beklentilere sokuldu. O halde bu hakikati eğip büken, halkın ekonomi algısını manipüle eden bir ekonomik programla seçime gidildi dersek yanlış olmaz.
TÜKETİCİ GÜVEN ENDEKSİNİ ATLAMAYALIM
Ekonomik aktörlerin, ekonomiye ilişkin güveninin olumlu olması özellikle finansal kapitalizmin olmazsa olmazı. Bu saikle Türkiye’de de 2004’ten bu yana, perakende, reel kesim ve tüketici güven endeksleri ölçülüyor. Yani güven endeksleri bizlere 20 yıllık tarihsel bir seri oluşturuyor. Bunlar içinde özellikle tüketici güven endeksi politikaya da tahvil edilebilecek önemli sonuçlar doğuruyor.
2004’den 2024’e dek, AKP referandumlar ve cumhurbaşkanlığı da dahil tam 16 kez seçime girmiş. Bu 16 seçimin 13’ünde tüketici güven endeksi, seçimin........
© Birgün
visit website