menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

2023’ün sorusu: Nas’a ne oldu?

50 1
31.12.2023

Mayıs Seçimleri’nin ardından Merkez Bankası her faiz artırdığında halk kesimleri “Nas’a ne oldu” diye sordu. Seçimlere yüzde 8,5 politika faiziyle giren Erdoğan, ne olmuştu da aralık ayına kadar politika faizinin yüzde 42,5’e çıkarılmasına göz yummuştu? Demek ki deniz bitmişti, demek ki Erdoğan da hatasını anlamıştı. Şimdi zor bir dönem bizi bekliyordu ama hiç değilse “rasyonel politikalara” geri dönülmüştü. Çok şükür...

Rasyonel “akılcı, çıkarlarını gözeten” anlamına geliyor. Tersi, irrasyonel; “çıkarlarını gözetmekten mahrum, akılsız” demek için kullanılıyor. Erdoğan, seçimden önce de seçimden sonra da rasyoneldi. Her iki dönemde de kendi temsil ettiği kesimlerin ve elbette kendi iktidarının çıkarlarını gözetiyordu. “Nas var nas” ifadesiyle vücut bulan şey, İslamcı cehaleti değil, İslamcının rasyonel bakış açısıydı. 2023 yılında ne yaşadığımızı anlamak için Erdoğan’ın bu bakış açısını çözmek gerekiyor.

ENFLASYON MU İŞSİZLİK Mİ?

Ekonomik kararların sonuçları üzerinden bu kararları eleştirmek son derece kolay. Nitekim, 2019 yılında başlayan “irrasyonel” faiz politikası Türkiye’yi “enflasyonla büyüme” patikasına sokmuş, dolar kuru son 4 yılda 6’ya katlanmış, enflasyon yüzde 85’e kadar tırmanmış ve kronikleşmiş. O halde, bu politika tümüyle yanlıştı ve Erdoğan hata yapmıştı. Halbuki bu “rasyonel politika” anlatısı, hakikati ıskalıyor.

Değerlendirme, nedenleri gözetmeden salt sonuçlar üzerinden yapılınca, Erdoğan’ın hata yaptığı zannına kapılıyoruz. Halbuki, Erdoğan’ınki bir hata değil sonuçlarını üç aşağı beş yukarı öngördüğü bir tercih yaptığı ortadaydı. 7 Ekim 2022’de dönemin Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, bu hakikati Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde şöyle dile getirecekti:

"Türkiye Ekonomi Modelimizi tasarlarken durgunluk ve yüksek işsizlik sorunlarıyla tekrar karşılaşmamak için üretim ve istihdamı önceledik."

Düşük faiz politikasının sonucu yüksek enflasyonla beraber yaşanan yüksek büyümeydi. Enflasyonu kabullenmek, halkın alım gücünü baltalamak, büyümenin refahını emek kesimlerinden sermaye kesimlerine transfer etmek Türkiye Ekonomi Modeli’nin birinci tercihiydi. Bu modelin dışındaki diğer seçenek ise ekonomik büyümeden feragat etmek ve işsizliği kabullenmekti. Çünkü pandemiyle birlikte Türkiye ekonomisi enflasyon yaratmadan büyüyemeyecek hale gelmişti. Erdoğan’ın karşısında enflasyon olsun mu olmasın mı gibi bir soru yoktu. Doğru soru “ya........

© Birgün


Get it on Google Play