Emeklilerin durumu ve mücadele ekseni
Emeklilerin olumsuz yaşam koşullarına ilişkin haberler medyada eksik olmuyor. Gerçi bunun haberleştirilmesine gerek duyulmuyor, geniş kitleler bunu bizzat yaşıyor. En alttakiler daha fazla sefalete sürüklenirken, kendilerini alt-orta ve orta gelir düzeylerinde görenlerse yoksullaştıklarını günbegün daha fazla hissediyorlar. Emekli aylıklarının reel olarak gerilemesi çeşitli ölçütler bakımından karşılaştırmalı olarak ele alınıyor.
En anlamlı karşılaştırma, en düşük emekli aylığı ile asgari ücret düzeyi arasında yapılmakta olanı. 2010 yılından başlatıldığında bile, en düşük emekli aylığının asgari ücretin 1,16 katından 2024’e gelindiğinde 0,59’una gerilediği görülmekte.
En düşük emekli maaşının daha iyi değer koruduğu düşünülen altına ve dövize kıyasla karşılaştırılması da gene devasa bir aşınma sürecine işaret etmekte. Göreli fiyat yapıları bakımından çeşitli gıda sepetlerine kıyasla veya kira ve konut fiyatlarına kıyasla yapılan karşılaştırmalar da benzer eğilimlere işaret etmekte.
Kuşkusuz yönetici sınıfların bunun farkında olmadığı veya bu politikaların esasen kasıtlı olarak uygulanmadığı söylenemez. Sistem, çalışan yoksulluğu yanında çok derin bir emekli yoksulluğunu de bile isteye yaratıyor ve yaratmaya devam edecek.
Kötüleşen koşullara uyum
Emeklilerin en temel uyum stratejisi, emeklilik hakkını kazandıktan sonra da işgücü piyasası içinde kalmak oluyor. Ancak bu, emekli açısından tam bir telafi düzeneği yaratamıyor. Şu nedenlerle:
■ Emeklilik aylığındaki reel aşınma bilerek telafi edilmediği için, bir süre sonra emekli aylığı emeklilik sonrası ulaşılan ücret toplamı (ki bundan kayıt-içi çalışan emeklinin ödediği destekleme primi düşülmelidir), emekli olmadan önceki gelir düzeyinin altında kalabiliyor. Böylece, hak kazandığı emeklilik hakkından feragat ederek çalışma yaşamına dönen emekli, bu özverisinin karşılığını alamamış oluyor. Üstelik, kayıt-dışı çalışanlar çoğunluğu oluşturuyor ve daha fazla sömürüye maruz kalıyor. Her üç emekliden birinin çalıştığı, EYT’den yararlananlarınsa yüzde 48’inin çalışmaya devam ettiği Türkiye’de emekli sömürüsü yaygın bir toplumsal meseledir.
■ Emeklinin çalışmadığı, çalışamadığı (çeşitli sağlık nedenleri, engelli olma durumu) veya iş bulamadığı durumlarda, aile boyutunda geliştirilen bir strateji de daha önce işgücü piyasasına dahil olmayan aile üyelerinin, kadın, genç ve çocukların çalışmaya zorlanmasıdır. Bunlar, asgari iş güvenliği bile sağlanmamış koşullarda, aşırı sömürüye daha yatkın bir biçimde kayıt-dışı ve geçici işlerde çalışmaya razı........
© Birgün
visit website