menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Katilin yaşam öyküsüne odaklanmanın cazibesi

15 1
19.08.2024

Eskişehir’de bilgisayar oyunundan etkilenip sokakta karşısına çıkanları rastgele bıçaklayan genç, kimleri kendine rol model seçmiş? Norveç’te 77 kişiyi öldüren Anders Breivik ile Yeni Zelanda’da 51 kişiyi öldüren Brenton Tarrant gibi ırkçı ve ruhsuz katilleri. 18 yaşındaki Arda Küçükyetim de olabildiğince fazla insan öldürmek üzere kask, hücum yeleği giymiş, kamera düzeneği kurup öyle çıkmış dışarı.

Medyamız bu haberleri verirken haklı olarak bir yandan saldırının dehşetini yansıttı bir yandan da uyarıcı olmaya çalıştı. Uzman görüşlerinin aktarılması, bu oyunların zararlarına dikkat çekilmesi açısından değerliydi. Ama uyarıcı olmaya çalışırken, Arda Küçükyetim’in hazırladığı ültimatom metninin ayrıntılarının, etkilendiği bilgisayar oyununun adının yer alması ve yaşamöyküsüne odaklanılması sorunluydu. Akşam, Hürriyet, Sabah, Takvim, Türkiye ile haber siteleri ve televizyon kanalları o oyunların isimlerini verdi; blogundaki metinden bölümler yayımladı.

Milliyet daha da ileri giderek o iki oyunun içeriğiyle ilgili ayrıntılı kutular düzenledi; Arda Küçükyetim’e “Türk Breivik” unvanı verdi. Milliyet, onunla da kalmadı, bu saldırganın günlüğüne yazdığı düşüncelerini geniş biçimde yayımladı. Aslında saldırının kendisi gazetecilerin ne yapmaması gerektiğini de gösteriyor bize. Belli ki, bu kişi, dünyanın öbür ucundaki robotlaşmış katiller hakkındaki bilgiyi medyadan ve internetten öğrenmiş; oralardan kopyalamış. Prof.Dr. Burhanettin Kaya’nın Milliyet’te söylediği gibi, “gençler, gerçek ya da sanal, başkasının davranışını, kopyalayarak yineleyebiliyorlar.” O zaman biz gazetecilerin görevi de bu tür haberler ve saldırıları, gençlerin örnek almasını, kopyalamasını önleyecek tarzda yayımlamak, özenli davranmak. Elbette bu cinayetler ve katiller hakkında hiç bilgi vermeyelim denemez. Fakat haberleri daha sınırlı tutabiliriz, saldırgan gencin davranışını kahramanlaştırıcı ifadeler kullanmayabiliriz; saldırının her anını ve kanlı gelişmeleri dehşet etkisini artıracak biçimde aktarmayabiliriz. Saldırı hazırlığını ve bloguna yazdığı güdülenmelerini anlattığı metinlerin ayrıntılarını yayımlamayabiliriz.

Brenton Tarrant’ın camilere saldırısının ardından Yeni Zelanda’nın o zamanki başbakanı Jacinda Ardern, bu teröristin kahramanlaştırılmaması ve fikirlerinin yayılmaması için adının anılmamasını, yaşam öyküsü ve manifestosunun paylaşılmamasını istemişti.

Haklıydı da…

Ayrıca o bilgisayar oyunu bu kadar tehlikeli ise, vahim sonuçlara yol açabilecek kadar etkiliyorsa gençleri, neden ismini bilmeyenlere de duyuralım? En iyisi bu oyunların adını hiç yazmamaktı. Saldırının vahşiliğini aktarmak kadar gençleri korumak da bizim yükümlülüğümüz.

***

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın geldiği gün, Meclis Başkanlığı Basın Birimi’nden gazetecilere “Canlı Yayın Duyurusu” gönderildi. Abbas’ın konuşmasının Türkçe, İngilizce, Arapça ve Fransızca yayımlanacağı linklerin frekansı verildi. Bir de “rica”da bulunuldu:

“Sayın (Meclis) Başkanımızın ve Sayın Abbas’ın hitaplarının tamamının CANLI yayınlanmasını rica ediyoruz.”

Aslında Meclis Başkanlığı’nın “ricası” olmasa da haber kanallarının Abbas’ın konuşmasını canlı yayımlayacağı belliydi. Talimat verircesine bir üslupla asıl istedikleri, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un konuşmasının da canlı yayımlanmasıydı. Belli ki, kendilerini gazetecilerden böyle bir istekte bulunabilecek konumda görüyorlardı.

Nitekim bu “rica”ları da büyük ölçüde yerine geldi. Kurtulmuş’un konuşması........

© Birgün


Get it on Google Play