Lübnan ateş altında
“Savaş zorunlu ve hayati olmalıdır. Gerçek kanaatim şudur: Milleti savaşa götürünce vicdanımda azap duymamalıyım, ‘Öldüreceğiz’ diyenlere karşı, ‘Ölmeyeceğiz’ diye savaşa girebiliriz. Lakin millet hayatı tehlikeye maruz kalmıyorsa savaş cinayettir.”
Bunlar bir askerin ağzından duyabileceğiniz en erdemli ve bilgece sözler.
Ancak, zamanımızın “demokrasi”lerinde, seçimle iktidara gelen sivillerin, salt oturdukları koltuklardan kalkmamak, yapıp ettiklerinin sonuçlarından kaçmak için savaşı araçsallaştırdıklarına sık tanık oluyoruz.
Savaş ikliminde yapılan seçimler de genellikle otoriter liderlerin ömrünü uzatmaya yarıyor.
Savaş ikliminde, bir iktidarı rahatsız edebilecek; onun çürümüşlüğünü, yolsuzluklarını görünür kılacak; yoksulluğu, işsizliği konuşabilecek koşullar kalmıyor.
Vicdansız iktidarlar, halka hayatlarının tehlikede olduğunu anlatan hırslarıyla cinayetler işleyerek, ulusu gerçekten tehlikeye atıyorlar.
Netanyahu’nun, Batılı destekçilerinin yarım ağız ateşkes telkinlerini de dinlemeyerek savaşı Gazze’den Lübnan’a taşıması tam da böyle bir şey.
Lübnan da alevler içinde kalıp savaş çanları tüm bölge için çalınca, çan sesleri bizim kulaklarımızda da çınlayacak.
Erken olsun, 5 yıllık dönemin tam........
© Birgün
visit website