Hasta olmayı seviyorum
İroni yaptığımı sanmayın, çok ciddiyim. Tabii çaresiz, fazla ağrılı sızılı bir hastalık olmayacak. Ama sizi yatıracak. Öyle olunca, tembellik kendiliğinden etrafınızdaki herkes tarafından da kabul edilen bir hak haline geliyor.
Dr. Yılmaz Kurt’un müşfik ellerine teslim oldu, öyle tembel tembel yatıyorum. Yediğim önümde, yemediğim arkamda. Arayanlarla ne çok dostum var diye keyifleniyorum. Önemli biri arıyor, kendimi önemsiyorum… Ciddi bir şey de yok, daha ne olsun!
En beğenerek okuduğum kitaplardan Atlı Karıncada Bir Tur Daha’da, 2004’te kanserden ölen İtalyan gazeteci Tiziano Terzani kanserini bile sevdiğini anlatıyordu. Hastalığın onu özgürleştirdiğini, New York’ta pijamayla dolaştığını, hiç sevmediği ama eskiden görüşmek zorunda olduğu insanları artık reddettiğini, bir sürü kurala zerre umursamadan boş verdiğini anlatıyordu. Hastayım ben, özgürüm!
Benim hastalığı sevmem tembelliği sevmekle ilgili. Ne yiyip içeceğim, kışın ısınabilir miyim, diye tasalanmadan sadece sevdiğiniz işleri yapabilmekle ilgili. Hasta yatarken işler benim için böyle ama hayat böyle olmalı. Herkes için ve sağlıkta da.
Bari emeklilikte böyle yaşanabilse. Ne mümkün? Kimi pazara çıkmak zorunda, kimi taksiye… Bunu bile yapabilmek için para lazım.........
© Birgün
visit website