Fikirler değil, adamlar
Fikirlerin değil, adamların peşinden gidiyoruz çok uzun süredir. Adamların peşinden gittiğimiz için de adamına göre, adamın durumuna göre burnumuzu döndürüyoruz. Kılavuzumuz adam olunca, kaç derece nerelere döneceğimiz de belli olmuyor. Gün geliyor laf ettiklerimizle, ana bacı kozbi şov yaptıklarımızla halaya duruyoruz; gün geliyor açıktan saydır saydır yapıp, sonra gemilerimizle iş tutuyoruz. E ama yani anlaşmalar Gazze bombalanmadan önce yapılmış yani şimdi koskoca şirketler boykot mu etsin yani.
Bir yandan da gerçekliğin saçmalığı karşısında mizahın ya da tasvir sanatlarının yetersiz kaldığı bir coğrafyadayız. Mesela “Yedi yedi doymadı” tanımını bile zorlayacak bir evladımız, bir tosunumuz var. Gizliden gizliye ne iş yaptığı, ne ticareti yaptığı anlaşılamıyor. Gün geliyor, okyanus ötesine peynir ve eldiven yolluyor, gün geliyor külo alıyor. Ama yakışıyor da. Gerçekliğin saçmalığı mizahtan korkunç gerçekten de. Geçen hafta “Çakarlı araçlar hala yasaklanmadı mı?” yazdıktan sonra sokakta, yani yayaya yeşil yanarken siyah camlı ve çakarlı bir araç tarafından neredeyse eziliyordum. Çünkü geçiş hakkı çakarınmış. Çakan çakabildiğine çakıyor çünkü memlekette. Fikirler yerine adamların ve çakarların, çıkarların ve çakanların peşinden gidince böyle oluyor demek ki.
∗∗∗
Geçtiğimiz haftalarda........
© Birgün
visit website