menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Öğrenciler ayakta, polis dayakta

62 25
30.04.2024

Gazze’deki İsrail vahşeti sürerken, katledilen Filistinlilerin sayısı 35 bini aştı. Batı medyasında bu insanlık dışı eylemler yansıtılırken “soykırım” bir yana “etnik temizlik”, “işgal edilmiş topraklar” gibi ifadelerin bile kullanılmaması için aşırı çaba gösteriliyor. Savaş ve şiddet karşıtı tavır alanlar da demokrasi yanlıları, insan hakları savunucuları, savaş karşıtları olarak değil de “Filistin yanlıları” diye etiketlenerek baştan bir önyargı yaratılmaya çalışılıyor.

Tüm bunlara rağmen ABD üniversitelerinde başlayan kampüs protestoları İngiltere, Kanada, Avustralya gibi farklı ülkelere yayılıyor. Bugün, 68’lerde yükselen isyan hareketi gibi ya da 2003 Irak İşgali döneminde yükselen savaş karşıtı eylemler benzeri kitleselleşme potansiyeli taşıyan direnişler söz konusu.

HEM VİETNAM HEM GÜNEY AFRİKA İZLERİ

Son kampüs eylemleri bir yanıyla Vietnam savaşı karşıtı gösterileri hatırlatıyor. Çünkü o dönem ABD’nin masum bir halka yönelik acımasız bir savaş ve işgal sürdürmesi üniversite öğrencilerinin vicdanını yaralamış, savaşta Amerikalıların büyük can kaybı vermelerinin getirdiği tepki yanında, bu eylemler emperyalizmin teşhirine katkıda bulunmuştu. ABD’nin büyük bir yenilgi yaşamasında öğrencilerin kamuoyu oluşturmasıyla devletin kendi halkı nezdinde de moral üstünlüğünü kaybetmesi önemli rol oynamıştı.

Bir yönüyle de üniversitelerden yükselen bugünkü isyan dalgası 80’lerde Güney Afrika’daki ırkçı yönetime karşı gelişen boykot çağrılarıyla benzeşiyor. O dönemde, başta İngiliz şirketleri ve bankaları, Batılı kuruluşlar hiçbir şey olmamış gibi apartheid rejimiyle ticari ilişkilerini sürdürüyorlardı. Üniversite öğrencilerinin Barclays Bankası’na ve Güney Afrika malları satan marketlere yönelik boykot çağrıları, esas dinamik Afrika Ulusal Kongresi önderliğinde halkın kendi mücadelesi olsa da, ırkçı rejimin devrilmesi sürecini hızlandırmıştı.

ABD’DE ÜNİVERSİTE FİNANSMANI

ABD’deki üniversitelerin finansal yönetiminde bağış fonları (endowment fund) büyük rol oynuyor. Bu fonların varlıkları, 50 milyar doları bulan Harvard Üniversitesi örneği gibi astronomik rakamlara ulaşabiliyor. Bu mali güç sayesinde gelişkin laboratuvarlar, zengin kütüphaneler kurabildikleri gibi, cömert burslarla en parlak öğrencileri de bünyelerine katabiliyorlar. Öğrenciler, işte bu fonları hisse senedi ve tahvil piyasalarında değerlendirilirken, İsrail şirketlerinden ve savaştan nemalanan Amerikalı silah devlerinden “Askeri Sanayi Kompleksi” denilen savaş aygıtından uzak durulmasını talep ediyorlar.

İSLAMOFOBİ VE ANTİSEMİTİZM İKİZDİR

Tabii asıl talepleri, İsrail’e silah satan, vahşeti görmezden gelen, özellikle bölgede konuşlandırdığı savaş gemileri aracılığıyla Netanyahu rejimine lojistik destek sağlayan Biden yönetiminin savaşın ve işgalin durması için devreye girmesi. Üniversite yönetimlerinin de ABD devletinin bu tutumunu kınaması.

Filistin’e en ufak bir destek ve sempati gösterisi hemen sizin “anti-semitik” olarak suçlanmanıza yol açabiliyor. Hatırlayalım, yaşamını emperyalizm ve savaş karşıtlığı ile ırkçılıkla mücadeleye adamış İngiliz İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn bile antisemitik diye yaftalandı, şimdi lider Keir Starmer marifetiyle kendi partisince dahi cezalandırılarak üyeliği askıya alındı.

Aslında biraz düşününce, “antisemitizm” ve “İslamofobi” yakıştırmalarının bir madalyonun iki yüzünde yer alan........

© Birgün


Get it on Google Play