Güzel abiler
“Ölüm geldi dört yanımı bağladı...” der Tahtakuşlar Köyünün göğüne sakladığımız Ali Ekber Çiçek, sonra devam eder: “Gönül kalk gidelim sılaya doğru”. Ölümün dört bir yandan sarması, haber salması yaşın da gereğidir, haliyle doğanın da. Ama “Geldi geçti ömrüm benim/şol yel esip geçmiş gibi/hele bana şöyle gelir/bir göz açıp yummuş gibi” diyen de Yunus’tur ve en çok da ilahisinin en çok bilinen bölümüyle hepimizin yerine yerinecektir: “Şu dünyada bir nesneye/yanar içim göynür özüm/yiğit iken ölenlere/göğ ekini biçmiş gibi”.
Göğ ekini bu sıra çok biçiyor, hayli yakınlara geldi, uzaktan yakına doğru biçiyor. Gençliğimi, gençliğimin insanlarını, genç abileri, güzel abileri biçiyor. Akrabamız da olan, sola, devrime inancımın başlamasında, gelişmesinde hepsinin farklı katkıları olan aydınlık ve güzel abiler.
Mehmet Uslu hoca Eskişehir’in efsanevi öğretmenlerindendir, Haydar Karabulut, Ali Remzi hoca gibi Köy Enstitülü hocalardandır, babamın da öğretmeni. Cahit Külebi’nin “Niksar’da, evimizdeyken” dediği gibi “Eskişehir’de, evimizdeyken” diye hep özlemle anacağım zamanların hocaları, tabii başkaları da var.
Uslu hocayla Gülsüm teyzenin dört oğulları oldu, onlar da öğretmen oldu, Haydar, Yaşar, Ulvi, Hüsnü. Hüsnü sanıyorum Anadolu Üniversitesi’nde. Haydar ve Yaşar abi İngilizce öğretmeni........
© Birgün
visit website