Solun “temsilî” demokrasiyle sınavı
12 Eylül faşizminin ülkeye verdiği ağır zarar hâlâ giderilebilmiş değildir. 24 Ocak kararları ile başlayan neoliberal uygulamalar ağır baskı rejimi olmaksınız uygulanamazdı ve kararlara imza atan Demirel ve o günlerin hemen tüm siyasetçileri kendilerini hapiste buldular, siyasi yasaklı ilan edildiler. 24 Ocak kararlarının sahibi ve uygulayıcısı Turgut Özal ise darbede ve sonrasında uzun süre teknokrat kimliğini siyasetçi olarak sürdürdü. Evren’den devraldığı rejimi başarıyla uyguladı. Sol siyasal partilerin ve sendikal özgürlüklerini yitirmiş işçi sınıfının hareketlenebilmesi yenidir ve hâlâ darbe sonrasının ağır kayıplarının etkisini, izlerini taşımaktadır.
Evren diktatörlüğünden sonra iktidara gelen partiler değişik ölçülerde bu dönemin acı mirasından nemalandılar. Baskı mekanizmalarından yararlanmaktan geri durmadılar; “demokrasi savunucusu” kılığının altında bu mekanizmaları sürekli hale getirebilmek için ter döktüler. Çalışanlar, işçiler süreklilik gösteren ekonomik krizlerin yükünü çekmekle kalmadılar, baskıyı da hayatın her alanında hissettiler. Sendikal özgürlükler hâlâ kullanılamamakta, “yasal” engeller bir yana fiilî uygulamalar da işçi sınıfının sendikal alandaki eylemlerine ket vurabilmektedir.
SOL HALKIN ÖZNESİDİR
Faşist darbenin sola, sol siyasi parti ve hareketlere verdiği ağır tahribatın halkın karşı karşıya kaldığı çok boyutlu baskılardan ayrı bir süreç olarak algılanması ve anlatılması bu nedenle gerçeği yansıtmamaktadır. Solun kendini halkın dışında bir özne olarak görmek gibi vahim yanılgı nedeniyle siyasetin dışında kalmayı teorik saflık, arılık olarak algılaması doğru olmamıştır.
Kurtuluş Savaşı sonrası kuruluş döneminde halkı gerilikten ve gericilikten kurtarma misyonu ile hareket eden Kemalist hareket de dışarıdan ve üstten müdahale ile sonuç almayı umuyordu. Özellikle eğitim seferberliği, Devrim yasaları, Köy Enstitüleri gibi denemeler, girişimler, bir süre sonra amaçlarından kopartıldı, olumsuz gelişmeler üstten müdahaleyi kalıcılaştırdı. Demokratikleşme yalnızca bir söz olarak kaldı ve darbelerle yok edildi. Bu koşullarda Sol hareketlerin, Avrupa’daki devrimci hareketlerin halkla iç içeliğini, Sovyet devriminin karmaşık, narodnik mirası hiç reddetmeyen devrimci girişimlerini görmek yerine, kendilerini halkı kurtarmak misyonu ile, işçi sınıfını yanlış bir Lenin okumasıyla “dışarıdan bilinçlendirmekle” görevlendirmeleri biraz da dışarıdan ve üstten sonuç almayı çözüm olarak gören Kemalist........
© Birgün
visit website