menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İthaka’ya ulaşmak istersen

25 20
25.02.2024

Dönmek üzerine, dönenler üzerine ne çok yazı yazılmıştır kim bilir. Çünkü dönmek çok anlamlı, çok işe yarar, geçmişle geleceğin hesaplaştığı çok zengin bir kelimedir. “Bir zamanlar” demeyi çok seviyoruz; aradan çok uzun bir zaman geçmemiş olsa bile, sanki yüzyılı devirmiş gibi konuşuruz. Peki ama şimdi inandıkları, güvendikleri gerçekleri ne çabuk terk etti ne çabuk döndü dostlarımız. İşte dönmenin ilk anlamı budur. Öyleyse buradan başlamalı dönmenin esrarlı hikâyesine.

Yükselen dalganın usta sörfçüleriymiş meğerse bizim kahramanlarımız. Ama ustaca dönerken muhteremler, dönmenin “erdemini”, “tüm dünyada pek liberal özgürlük rüzgârları eserken geç kalmanın, geride kalmanın büyük bir aymazlık olduğunu” heyecanla anlatıyorlardı. “İşte nihayet gerçekler ortaya çıktı” diye nutuk atmadılar mı; “sosyalizmin bir arıza olduğunu hiçbir zaman bu dalavereye inanmadıklarını, köylülüğün nihayet ortadan silindiğini, işçi sınıfının değişip dönüştüğünü” kitaplar dolusu yazmadılar mı? Döndüler, ne diyelim, pek güzel döndüler, pek iyi döndüler. Kabul edelim ki, bu dönüş giderek sosyolojinin derin katkısıyla, felsefenin vurdumduymazlığıyla sıradanlaştı.

Ama dönmenin başka anlamları da var. Dönmek üzerine, dönenler üzerine yazılan binlerce yazı içinde belki bir katresi de benim yazdıklarımdır. İşte bulduğum eski bir defterde dönmek başlığı altında yazdığım yazılar böyle çıktı karşıma. Uzaktaydım, memlekete dönmenin ince yollarını içimden geçirerek sıkıntıyla yazmıştım hepsini. Kimi zaman dönenlere hasetle bakarak, kimi zaman her şeyden dönenlere kızarak yazmıştım. Ve iste sonunda “hep peşim sıra gelmiş olan şehre” dönmeyi başardım. “Nereye gitsem peşimden gelmedi mi?” Geldi. Öyleyse ben de ona dönecektim. Sanki ona dönersem kendime de dönecektim. Bir şehre dönmenin, türlü araçlarla, uçakla, trenle, vapurla yapılabilir bir iş olduğunu düşünebilir insan, ama ya kendine dönmek. Kendine dönmenin aracı ya da araçları başkadır, açık denizlerde yol arayan bir vapurla kendine dönemez insan.

Kendine dön dönebiliyorsan

Kendine dönmek işte bu yüzden esrarlı bir laftır. Ya da insanın kendiyle ilgili hüsn-ü kuruntusunun ifadesi, sisler içinde bırakmaya baştan karar verdiği saklısının, gizlisinin sığınağıdır. Kendine dürüst olmayı gerektirir, ama insan ne zaman kendine dürüst olabilmiş ki. İşte o yüzden ben de kendimi de işin içine dahil ederek, “insan ey insan” diye seslenmeyi sevdiğim için dönenlerin, kendine ve başkalarına dönenlerin hikâyesini anlatmaya........

© Birgün


Get it on Google Play