menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Toplumu gerecek yeni fay hattı bulundu

41 1
21.07.2024

Türkiye 2003 yılında, “Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi”ne taraf olmuş ve 24 Haziran 2004’te Hayvanları Koruma Kanunu çıkarmıştı. Yasanın amacı, havanların rahat yaşamalarını ve hayvanlara iyi ve uygun muamele edilmesini temin etmek, hayvanların acı, ıstırap ve eziyet çekmelerine karşı en iyi şekilde korunmalarını, her türlü mağduriyetlerinin önlenmesini sağlamaktı. Buna göre; sahipli sahipsiz, bütün hayvanlar eşit doğar ve bu kanun hükümleri çerçevesinde yaşama hakkına sahiptir. Yerel yönetimler, gönüllü kuruluşlarla iş birliği içerisinde, sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanların korunması için hayvan bakım evleri kurarak onların tedavilerini sağlar. Kontrolsüz üremeyi önlemek amacıyla, toplu yaşanan yerlerde beslenen ve barındırılan kedi ve köpeklerin sahiplerince kısırlaştırılması esastır. Hayvanlara kasıtlı olarak kötü davranmak, acımasızca ve zalimce işlem yapmak, dövmek, aş susuz bırakmak, aşırı soğuğa ve sıcağa maruz bırakmak, tecavüz etmek, bakımlarını ihmal etmek, fiziksel ve psikolojik acı çektirmek ve öldürmek yasaktır.

∗∗∗

Sahipsiz sokak hayvanlarının korunmasına yönelik bu yasal düzenlemeye kadar, Türkiye’de toplu itlaf uygulamalarının yapıldığını biliyoruz. On binlercesi insansız bir araziye terk edilerek ya da zehirlenerek öldürüldü. Ancak bugün yine aynı sorunun gündemde olması, itlafın hiçbir zaman kalıcı bir çözüm sağlamadığının kanıtı. Bu anlamda, 2004’te çıkarılan Hayvanları Koruma Kanunu ile kontrolsüz çoğalmanın önüne geçebilmek için kısırlaştırma........

© Birgün


Get it on Google Play