Suçlu bulundu: Fonlandırılan öğretmen!
Bir öğretim programının “milli ve manevi değerleri” esas alarak hazırlanmasına imza atan Milli Eğitim Bakanı, geçtiğimiz günlerde kökeni “milli” de “manevi” de olmayan bir kelimeyi cümle içinde kullandı. Aslına rücu etti. Piyasacı zihnini fon kavramıyla açık etti.
"Sokakta gördüğünüz 80 kişiden 1 tanesi, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından maaşı ödenen öğretmen statüsünde. Dünyanın hiç bir tarafında bu kadar büyük bir öğretmen kitlesi, kamu tarafından fonlandırılmıyor."
Fon kelimesi piyasanın, özel okul patronlarının kavramı. Piyasa dilinde karşılığı şirketlerin, borç alarak ya da öz kaynaklarını kullanarak kendilerine kaynak sağlaması.
Kamusal bir hizmet olması gereken eğitimi parayla alıp satılabilir bir meta, okulları şirket, öğrencileri ve velileri müşteri olarak gören anlayışın, ideolojinin itirafı aslında.
Bu itirafı hangi açıdan değerlendirirsek değerlendirelim, ülkeyi anonim bir şirket gibi yöneteceğiz açıklamalarının vahim tablosu bütün toplum olarak yaşadıklarımız. Sadece okulları, eğitimi değil memleketi bir şirket olarak görmenin itirafı…
∗∗∗
Birincisi yirmi iki yıl boyunca tüm eğitim bakanları öğretmen istihdamını kamuya yük olarak gören, öğretmeni hedef alan cümleleri aralıksız kurdular. Kamu istihdam yeri değil, bütçeye en büyük yük öğretmen maaşları, üç ay yatıyorlar, yarım gün çalışıp tam maaş alıyorlar, ataması yapılmayan öğretmenler intihar ediyor, cami avlusunda yem bekleyen güvercinler gibiler, sözleşmeli öğretmenler ya eşini, ya işini tercih edecek…
Bu cümlelerin hepsi öğretmene, öğretmenlik mesleğine ve çocukların kamusal, laik eğitim hakkına ideolojik bakış açısının sonucu kurulan cümlelerdi. Eğitimin paralılaştırılmasının “meşrulaştırılması” için tüm özelleştirme süreçlerinde olduğu gibi “suçlu” yaratmak gerekiyordu. Paran varsa ve paran kadar eğitimi yaşama geçiren gerçek sorumluların rolünü gizlemenin........
© Birgün
visit website