Seçime 35 gün kala siyasetin röntgeni
Bugünü ve seçimin gerçekleşeceği 31 Mart’ı saymazsak yerel seçimlere tam 35 gün kaldı. Artık adaylar da stratejiler de netleşti. Partilerin belirlediği seçim politikaları, seçim sonrası yatırımın nereye yapıldığına ve oluşacak yeni siyasi haritada kimin hangi koordinatlarda yer alacağına ilişkin önemli ipuçları veriyor. Mevcut durumu partiler üzerinden ele almaya çalışalım.
CHP TABANA GÜVENİYOR
CHP: Anamuhalefetin en büyük partisi, kasım ayındaki kurultayda yönetimini yeniledi ancak artık bir ittifak kümesinin başat aktörü değil. Hiç şüphe yok ki partinin yerel seçimlerdeki en büyük hedefi İstanbul’daki hakimiyeti korumak. İzmir ve Ankara’da tehlike görünmüyor. DEM Parti ve İYİ Parti’nin ayrı adaylarla seçime gireceği denklemde, CHP’nin ve adayı Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul’da güvendiği dinamik, bir önceki seçimin iki kez kazanılmasını sağlayan taban ittifakı. Eğer İstanbul’daki geniş muhalif tabanın CHP seçmeni dışında kalan kısmı, partilerinin merkez politikasından bağımsız şekilde, yine AKP-MHP blokuna kaybettirme ekseninde konsolide edilebilirse, kazanan İmamoğlu olacak. Ayrıca taban ittifakı dinamiği çalışırsa, seçim sonrası gelişecek siyasi süreci de biçimlendirecek ve (erken seçim olmaması durumunda) 2028 seçimleri öncesi İmamoğlu’nun arkasındaki rüzgâr güçlenecek. Bu kuşkusuz, İmamoğlu’nun CHP üzerindeki etkisini ve tesir kapasitesine de artıracak.
CHP’nin ikincil konumdaki hedefi ise Bursa, Balıkesir, Manisa ve Denizli gibi büyükşehirleri Cumhur İttifakı’nın elinden almak; beraberinde Eskişehir, Antalya ve Hatay’ı AKP’ye kaptırmamak. İstanbul’daki seçim galibiyetinin üzerine, en az bir yeni büyükşehir belediyesi kazanılır ve eldekiler de muhafaza edilirse, yeni CHP yönetimi seçim serüvenine hayli iyi bir başlangıç yapmış sayılacak.
Burada Hatay’a yine ayrı bir not düşmek gerekiyor. Kentte Lütfü Savaş ile seçimi kazanmak, “değişim” iddiasıyla yönetimini yenileyen CHP için bir başarı olarak görülmeyecek. Olası bir Hatay galibiyeti, bu yönüyle diğer şehirlerdeki seçim başarılarından ayrılacak.
AKP’NİN ÇİFTE İSTANBUL HEDEFİ
AKP: Yerel seçimin ana sahnesi İstanbul olacağı için CHP gibi AKP açısından da 31 Mart’ın anlamı İstanbul sonucuyla ölçülecek. Erdoğan’ın elinde olsa Rize, Trabzon, Sakarya, Kayseri, Konya, Malatya, Urfa ve Maraş gibi partisinin yüzde 60 aldığı kentlerin en az yarısından vazgeçip İstanbul’u yeniden almayı tercih eder. Nedeni basit; İstanbul’u kazanmak hem Türkiye’nin en kritik şehrinde yeniden kontrolü sağlamak hem de 4 yıl sonraki seçimlere giderken Erdoğan’ın en muhtemel rakibi İmamoğlu’na çelme takmak demek. Aksi durumda İmamoğlu, üçüncü kez rejimi sandıkta mağlup etmiş olacak.
Burada Murat Kurum gibi “teknokrat” kimliği parlatılmaya çalışılan bir ismi aday çıkartan Saray rejimi, seçim öncesi genel siyasi kutuplaşma ikliminden ziyade “hizmet belediyeciliğini” öne çıkaran bir atmosferi hâkim kılmaya çalışıyor. Çünkü genel siyasi kutuplaşma, her ne kadar........
© Birgün
visit website