menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Özgür Özel’i bekleyen tehlike: Dar basamaklara dikkat

34 15
10.02.2024

Yerel seçim, siyasi alanı bütünüyle işgal ediyor. Belirlenen-belirlenecek adaylar, üstü çizilen isimler, yapılacak ittifaklar, kurulacak stratejiler, kazanılacak ya da kaybedilecek belediyeler derken politika faaliyeti topal kalıyor; fikirsel ayak aritmetik ayağa göre aksıyor ve süreç devam ederken daha da zayıflıyor.

Bir çıkış yolu bulabilmek için siyasette paradigmaların da tartışılması gerekiyor. İsimlere, kimliklere ve kültürel-inançsal vb. aidiyetlere hapsolmuş siyaset pratiğinin Türkiye’yi nasıl bir yere sıkıştırdığı ortada. Bugün ülke tüm ağır sorunlarına rağmen hâlâ AKP iktidarının kıskacından kurtulamadıysa, bunun en temel nedeni ülkedeki mevcut siyasal denklem ve bu denklemin oluşturduğu toplumsal geometridir.

Özgür Özel, 5 Kasım’daki CHP Kurultayı’nın ardından partinin Genel Başkanı oldu. Aradan büyük hamleler yapmak için yeterli zamanın geçtiği söylenemez ancak 3 aylık zaman diliminin ileriye dair bir izlenim edinebilmek açısından fena bir süre olmadığı kabul edilebilir.

SOLA MEYLEDEN MANİFESTO

Özel CHP’sini, kurultaydan önce, Özel’in 15 Eylül’de adaylığını açıklarken kamuoyuyla paylaştığı tutum belgesini referans alarak değerlendirebiliriz. Konuşmasında Kılıçdaroğlu dönemi CHP’sinin yaptığı hatalara yoğun biçimde göndermede bulunan Özel, sola meyleden bir perspektif ortaya koymuştu.

Mesela ne demişti; “İş cinayetlerini artıran üretim baskısından grev yasaklarına, sendikal baskılara, gri beyaz ve mavi yakalıların maruz kaldığı sömürüye karşı emekçi sınıfının yanında ödünsüz pozisyon ve tavır alıyoruz.”

Başka ne demişti; “Toplumu dikine kesen ve ayrıştıran siyaseti reddediyor toplumun her kesimine dokunan yatay siyaset anlayışını sahipleniyoruz.”

Özel ayrıca, sağ-sol ayrımının bittiği yönündeki söylemleri reddettiğini, 21’inci yüzyıldaki sorunların sol ve sosyal demokrat politikalarla çözülebileceğini vurgulamış ve eklemişti: “CHP'deki değişim ülkedeki değişim için ön koşuldur.”

Özel, Genel Başkanlık koltuğuna oturduğunda önünde pek de elverişli bir ortam yoktu. Cepte “yorulmuş” bir ittifak sözcüğü, kaybedilmiş bir seçim ve karışmış bir parti vardı. İYİ Parti’ye işbirliği teklifiyle gidildi ancak olumlu sonuç alınamadı. Böylece Millet İttifakı hikayesinin bittiği anlaşıldı. Dahası, “özü başına” yol yürümeye karar veren eski ortak, yeni kimliğini CHP’ye hedef tahtasına oturtarak inşa etme taktiğini devreye soktu. Sadece İYİ Parti değil, Saray’ın örtülü desteğini hisseden herkesin kolayca CHP’ye taş atabildiği bir atmosfer gelişti. Özel’in tek yapabileceği, İYİ Parti’nin ve diğer muhalif partilerin rejimle barışık olmayan kitlesine yönelmekti.........

© Birgün


Get it on Google Play