İktidarın “yumuşak” oyun planı
Türkiye, geniş halk kesimlerinin ağır geçim koşulları altında istikrarlı şekilde yoksullaştığı, artan kredi kartı faizleriyle günden güne borç bataklığına gömüldüğü bir sürecin içinde. Yılbaşında güncellenen asgari ücret, henüz nisan ayında dört kişilik bir ailenin açlık sınırının 700 lira altında kaldı. Yoksulluk sınırı 57 bin lirayı geçti. Yani bir ailede 3 asgari ücretli çalışan olsa bile, o aile yoksulluk sınırının altında bir gelirle yaşamak zorunda. Bekar bir çalışanın asgari yaşam maliyeti ise yaklaşık 23 bin liraya yükseldi. Emeğiyle geçinen milyonlar, adeta bir varoluş savaşı veriyor.
Merkez Bankası’ndan da yarının bugünden daha zor geçeceğine işaret eden mesajlar geliyor. Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, enflasyonun bu ay zirve yapacağını ve öngörülerinin yüzde 76 seviyesi olduğunu belirtti. Yüzde 36 olan yıl sonu enflasyon tahmini de yüzde 38’e çıkarıldı. Pek çok ekonomist, bunun da iyimser bir tahmin olduğunu düşünüyor. Banka’nın Mart ortasında yayınladığı Piyasa Katılımcıları Anketi’nde yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 44’ün üzerindeydi. Üstelik bu, işin “resmi rakamlar” boyutu, hayattaki gerçekliğin bu rakamlarla ne oranda örtüşeceği kocaman bir soru işareti.
Yaşanan tufana rağmen asgari ücrette ise yaprak kımıldamayacağa benziyor. Bugüne kadarki söylemlere bakılırsa, geçtiğimiz iki yılda yapıldığının aksine, asgari ücrete 2024’te ara zam uygulanmayacak. Bu, asgari ücretin ortalama ücrete dönüştüğü AKP Türkiye’sinde, milyonlarca çalışanın artan hayat pahalılığı karşısında alım gücünün daha da zayıflaması demek. Merkez Bankası raporunun “Enflasyonun Belirleyicileri” başlıklı bölümünde de 2023 yılına ilişkin “Asgari ücret artışının........© Birgün
visit website