menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bilmek başka, yazmak başka

30 36
17.02.2024

Bilmek, yazmanın önkoşuludur. Çünkü yazının yapısı bilgi taşlarıyla döşenir. Bilgi olmadan sağlam bir yapı oluşturamazsınız…

Ama bilmek, yazmak için tek başına yeterli değildir. Nasıl ki bir mimar, yapı malzemelerini gelişigüzel kullanamazsa, yazar da bilgi taşlarını dilin kurallarına uygun biçimde sözcüklere dökmek durumundadır. Şiiri ayrı bir yere koyuyorum; o çok özel bir yazın türüdür. Ama düzyazının da olmazsa olmaz kuralları, gereksinimleri vardır. Sözgelimi denemeyi ve eleştiriyi ele alalım. Bu tür yazıların da söylemsel bir gücü, dilsel bir tadı olması gerekmez mi? Sıradan karalamalarla yazınsal metinlerin farkı ancak böyle anlaşılır.

Bir konunun uzmanı olmak, o konuda düzgün şeyler yazmaya yetmiyor. Bilgi birikimi yanında dili de iyi bilmeniz; doğru, güzel ve etkili kullanma becerisini göstermeniz gerekiyor…

∗∗

Gazetemizin sinema yazarı Tuğçe Madayanti Şen’in Türkçesi konusunda eleştiriler alıyorum. Dil titizliğini yakından bildiğim İzmirli hukukçu okurumuz Nuray Tülek de son mektubunda aynı konuya değinmiş:

“Merhaba Attila Bey,

Cumartesi sabahları yazınızla başlıyorum güne. İyi ki yazıyorsunuz :)

Dün izlediğim filmle ilgili BirGün’de bir yazı görünce okuyayım dedim, keşke hiç görmeseydim! Tuğçe Madayanti Şen’in (baştan sona sorunlu) yazısından bir tümceyi aşağıya aktarıyorum:

“…Bir çocuğun zihnine sahip bir kadının vücuduna sahip Bella’nın yeni yürümeye başlayan bir çocuk gibi beceriksizce yürüyor, yemeğini tükürüyor, durduğu yere idrarını yapıyor oluşu ve çok geçmeden kendisinin cinsel bir varlık olduğunu keşfediyor oluşu, Emma Stone’un cesaretiyle fiziksel ve zihinsel olarak kendini adamış performansı sayesinde harika sonuçlanmış…”........

© Birgün


Get it on Google Play